Seçme ve Seçilme Hakkı Kazanımımızın 91. Yılındayız…
Yani 91 yıl önce Türkiye’de; kadınların siyasal anlamda yurttaş olduğu tarihtir 5 Aralık. Kısaca Türk Kadınlarının öngörülü bir lider sayesinde batılı kadınlardan çok daha önce “Seçme ve Seçilme” hakkını kazandığı tarihtir bugün…
Şimdi bir kez daha o yıllara ve tarihlere göz atalım…
1926 Medeni Kanun
1930 Yerel Seçimlerde Oy Verme Hakkı
1934 Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı (Bu haklar için İsviçre 1975 yılını, Fransa 1945 yılını beklemiştir)
Bu tarihler biz kadınların hayatına eşitliğin, seçme ve seçilmenin kazındığı tarihlerdir. Yani vatanı vatan yapan kuşağın kadına verdiği değeri “altın harflerle” yazdığı tarihlerdir! Yani yedi düvele meydan okuyanların, hayatlarını cömertçe- yiğitçe ortaya koyanların kan ve can pahasına çizdikleri yol haritasında kadını öne çıkardığı tarihlerdir. Yani 1.5 milyarlık İslam coğrafyasında kadının yazgısını değiştirebilen tek laik ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kadınlarına verdiği değeri dosta düşmana göğsünü gere gere ilan ettiği tarihlerdir…
Eğer bu adımlar atılmasaydı, kadınlara bu ışık tutulmasaydı, bugün bizlerin toplumsal, siyasal, kültürel varlığı çok cılız olurdu. Eğer bu yürekli adımlar atılmasaydı, zorlu koşullara meydan okuyan kadınlar pek çok alanda cesaret dolu imzalar atamazlardı. Bu adımlar sayesinde oy veriyor, ders veriyor, para kazanıyor, okulda öğretmen, kürsüde akademisyen, sahada sporcu, orduda subay, uçakta pilot, adliyede hakim, hastanede hekim, şirketlerde yünetici olarak görev yapıyoruz…
Büyük Atatürk’ün her zorluğa çözüm getiren öğretilerini, yükü ağır, yolu uzun olan kadınlar bilmezse kim bilir? Elimizdeki net fotoğrafa, tarihimize ilişkin olumlu ve onurlu sayfalara bakmayı reddersek elimizde ne kalır? Dar evlerde, dar bütçelerle, baskılarla,........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein