Müfredat değil hesap kabarık
Eskiden iyi bir eğitim için çocuklarımızı iyi öğretmenlerin ellerine teslim etmek yeterliydi. İyi öğretmenler de öyle çok uzaklarda falan değil, hemen yan sokakta mahalledeki okuldaydı.
Çocuklar okuldan çıkıp dakikalarca servisle yol almaz, ders zilini duyan ekmek arası peynirli domatesli sandviçini kapıp okula koşardı. Apartman görevlisinin çocuğu da, 8 numaradaki sanayici Ömer abinin çocuğu da aynı okula giderdi. İlk bakışta kim zengin kim yoksul anlaşılmazdı. Çünkü önlük giyerdik. Standart. Herkeste aynı siyah önlük aynı beyaz yaka vardı. Okul bitince arabalarla taşınıp voleybol basketbol kursuna gitmezdik. Sokakta arkadaşlarımızla oynardık. Anne babalarımız istemediğimiz halde bizi piyano kursundan bale dersine taşımazdı. İyi eğitim aldık bizler. İyi öğretmenlerin elinde yetiştik. Kimimiz meslek öğrendi lisede, kimimiz edinmek istediği meslek için yürüyeceği yola hazırlık yaptı. Başarılı çocuklar da olduk. Mutlu çocuklar da.
Mahalle okullarının çoğu imam hatip liselerine döndü. Müfredat desen içler acısı. Meslek........
© Gazete Pencere
