Sahtekârlık
Bu hafta başında okuduğum haberleri takip etmekte ve birbirinden ayırmakta ciddi şekilde zorlanıyorum. Hepsinin ortak noktası net: sahtekârlık. Üstelik bu sahtekârlığın ağırlıklı olarak hüküm sürdüğü alan üniversite dünyası.
Bir yanda, yüzlerce kişiye ulaştığı söylenen ve belirli üniversitelerde yoğunlaştığı ifade edilen bir sahte diploma krizi yaşanıyor. Öte yanda ise sayıları 400’e varan kişiye sahte doçentlik ve profesörlük unvanları verildiği iddia ediliyor.
Konunun kamuoyunda geniş bir yankı uyandırmasının ardından YÖK Başkanı da yaşanan bu skandalı kabul etti ve konu hakkında bir soruşturma başlatıldığını açıkladı.
Akademi dünyasının kökten sarsılması gereken günlerden geçiyoruz.
Bu haberlerin hemen ardından, konunun yalnızca YÖK ile sınırlı olmadığı ortaya çıktı. Aralarında Milli Eğitim Bakanlığı, BTK, Göç İdaresi, SGK gibi kamu kurumlarının da bulunduğu yapılara dijital yollarla sızılarak sahte lise mezuniyet belgeleri düzenlendiği, not yükseltme hareketlerinin sistemli bir şekilde yapıldığı, ehliyet sınavlarında başarısız olanların sınav sonuçlarının başarılı olarak değiştirildiği, geriye dönük sigorta kayıtları düzenlendiği ve icra dosyalarının silindiği ortaya çıktı. Sahte diploma skandalının Milli Emlak sistemine ve tapu kayıtlarına kadar uzandığı da belgelendi.
Sahte belgelerle vatandaşlık ve pasaport verildi. Ayrıca, tüm e-imzaların ve hatta kişisel tapuların tehlikede olduğu iddia ediliyor.
Kamu yönetiminin alt üst olduğu günlerden geçiyoruz.
Tüm bu haberlerin arasında, akademi dünyasını ve ülke gençliğini doğrudan ilgilendiren bir başka........
© Gazete Pencere
