Militarizm, iklim ve çocuklar
Geçtiğimiz ay İsrail tarafından İran’a yapılan hava saldırıları, Netanyahu’nun neredeyse 40 yıldır gerçekleştirmek istediği bir düştü. İsrail artık bir soykırım gerçekleştirecek kadar faşist, yayılmacı ve hiçbir sınır tanımayan bir hükümet tarafından yönetildiği için bu saldırıların gerçekleşmesi pek şaşırtıcı olmadı.
Bu saldırılar, hem bir komşu ülkeye yapıldığı, hem de nükleer tehlike içerdiği için elbette ki, Türkiye’ye yönelik büyük bir tehlike. Bu tehlike, yalnız günümüz veya yakın gelecekle sınırlı değil. Tam tersine, uzun erimli etkiler de söz konusu. Tam da bu nedenle, saldırılar gelecek kuşakları ve çocukları doğrudan ilgilendiriyor.
Saldırıların üçüncü gününde, Tahran’ın kuzeyindeki bir mahalle iki kere hedef alındı ve su şebekesi zarar gördü. Patlayan borudan fışkıran su bölgeyi sular altında bıraktı ve Tahran’da su kesintilerine neden oldu. Sonuç? Su kesintileri, susuzluk, insan sağlığını etkileyebilecek hijyen sorunu. Sonuç? Kaçınılmaz olarak çocukların zarar görmesi.
Hava saldırılarına daha sonra ABD de katıldı. Toplam 12 gün süren saldırıların ardından kafaları militarizm dolu yüzlerce, binlerce “uzman” hangi hedeflerin vurulduğunu, İran’ın nükleer programının ne kadar zarar gördüğünü veya görmediğini konuşmaya başladı. Oysa konuşulması gereken saldırıların verdiği zarardı.
Militarist söylem her zaman çatışma ve savaşı kışkırtmaya odaklı........
© Evrensel
