Türk futbolunun çarpık ideolojisi: Her şey sermaye için sevgilim
Türk futbolunda, her yaz transfer döneminde bir önceki yaz olanların bir tekrarı yaşanır. Bu tekrarın basit bir heves ya da geçici bir yanılgı olmadığı açık. Çünkü ilerlemenin kadroyu sürekli değiştirmekle eşlendiği bir düşünme alışkanlığı o kadar yerleşmiş ki, sahadaki sorunları içerideki çalışmayla onarmak yerine dışarıdan bir “kurtarıcı” çağırarak çözüleceğine dair yaygın kanaat, her şeyi ele geçirmiş durumda.
Bu kanaatin çekiciliği bir yönüyle anlaşılır. Paketinden yeni çıkan bir oyuncağı denemenin o ilk hazzını reddetmek kolay değildir. Ama hâlâ çocuk değilsek, artık büyüdüysek, bunu reddetmek gerekir. Aksi takdirde “mevcudu geliştirme” seçeneğini sistemli biçimde değersizleştiren, değişimi salt “değiştirme” ye indirgeyen bir yaklaşımın hükmü sürmeye devam eder, biz de onun bir parçası oluruz.
Bu bakışı ayakta tutan şey yanlış anlamadan ziyade birbirini besleyen teşviklerin kurduğu mimari.
Yönetimler açısından transfer, hızla görünür sonuç üretir. Saha içinde bir alışkanlığı inşa etmek aylar alır; oysa yeni bir imza, anında “bir şey yapıyoruz” hissi yaratır. Yanlışsa faturası ertelenebilir; doğruysa itibar puanına dönüşür. Basın toplantısı, forma lansmanı, sosyal medyadaki yorumlar derken oyuncu sahaya çıkmadan bile bir “başarı atmosferi” oluşur.
Teknik ekip için ise transfer iki ayrı anlama bürünür: Kimi zaman “doğru oyunu” bulma çabası yerine başvurulan kolay bir gerekçedir; kimi zamansa oyunun ince ayarını tamamlayan meşru bir halkadır. İlkinde sorun şudur: Oyun fikri netleşmeden “oyuncu profili” aranmaya başlanır. Tanımı eksik profilde sayısız aday bulunur ama hiçbir isim, eksik tarifi telafi edemez. İkincisinde transfer yerindedir; fakat gerekli sabır gösterilmediği için ilk sarsıntıda “bir yeni daha” çağrısı yükselir.
Aracılar ve piyasa cephesinde hareket esastır, durağanlık sevimsizdir. Değer, devinimle oluşur; tıpkı finansal piyasalarda olduğu gibi işlem hacmi arttıkça kazanç beklentisi de artar. Böyle bir zeminde sürekli, “Daha iyisi mutlaka vardır,” diye düşünülür. İhtiyaç net biçimde tanımlansa bile dışarıda daha cazip bir seçenek bulunduğu hissi, karar vericileri sürekli yerinden........
© Evrensel
