menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir zamanlar fırtınalar estirirdi: Bulgar futbolu nasıl bu hale geldi?

18 0
10.10.2025

16 Temmuz 1994’te Kaliforniya, Pasadena’daki Rose Bowl Stadyumu’nda, İsveç ile turnuvanın sürpriz ekibi Bulgaristan arasında Dünya Kupası üçüncülük maçı oynandı. Karşılaşmayı 4-0 kaybetmiş olsalar da Bulgaristan’ın performansı, ülkenin Dünya Kupalarındaki en dikkat çekici başarılarından biri olarak kaldı.

Bulgaristan adına turnuvanın yıldızı, La Liga’da Romário’yla birlikte yıldızı parlayan Hristo Stoichkov’tu. Gol kralı olarak Altın Ayakkabı’yı kazandı ve birkaç ay sonra Altın Top’la onurlandırıldı.

Otuz yıl ileri saralım: Bulgaristan, 2004’ten bu yana hiçbir büyük turnuvaya katılamadı. EURO 2024 için oynanan 10 hazırlık ve eleme maçında altı yenilgi alıp dördünde berabere kalarak İran, Litvanya, Karadağ ve Arnavutluk gibi takımlara da kaybetti. 2026 Dünya Kupası elemelerinde de İspanya, Türkiye ve Gürcistan ile bulundukları grupta ilk iki maçta puan elde edemeyerek son sırayı aldılar.

Bu arada, Bulgar futbolcuların hiçbiri Avrupa’nın beş büyük liginde parlayan bir performans sergilemiyor. Böylesine belirgin bir gerilemenin nedenlerini doğru biçimde anlamak için Bulgar futbolunun geçmişini ve bugününü incelememiz, iyileşme ihtimâlinin olup olmadığını görmemiz gerekiyor.

Futbol, 19. yüzyılın sonunda iki İsviçreli jimnastikçi ve beden eğitimi öğretmeni, Georges de Regibus ile Charles Champaud tarafından Bulgaristan’a getirildi ve birkaç on yıl içinde yerel halk bu yeni sporu coşkuyla benimsedi. 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında Bulgaristan geniş çaplı toprak sarsıntıları yaşadı; iki Balkan Savaşı, ülkenin Birinci Dünya Savaşı’na girişinin zeminini hazırladı.

Bu arka planda Bulgar futbolu ilk adımlarını atıyor, Plovdiv’in Botev’i, Sofya’nın Slavia’sı ve Levski’si gibi ilk kulüpler ortaya çıkıyordu; hatta Bulgarlar yurt dışında kulüp kurulmasına da yardım ettiler. Öyle ki, Türkiye’de Galatasaray’ın kurucularından biri bir Bulgar’dı.

Ardından yeni bir millî takım kuruldu ve 1924’te Viyana’da Avusturya’ya 6-0 kaybedilen bir maçla sahneye çıkıldı; aynı yıl ülkenin ilk futbol ligi kuruldu. Erken Dünya Kupalarına katılamasa da millî takım, Balkan Kupası’nda ilk başarı tadını 1931 ve 1932’de şampiyon olarak aldı. İkinci Dünya Savaşı’na Mihver İttifakı’nın yanında giren Bulgaristan, buna karşın Yahudi nüfusunun büyük bölümünü faşizmin dehşetinden korumayı başardı. Yine de 1944’te Kızıl Ordu’nun müdahalesi ve Vatan Cephesi’nin iktidara gelişiyle ülkede yeni bir dönem başladı; 1946’da Bulgaristan Halk Cumhuriyeti kuruldu.

Doğu Avrupa’daki pek çok ülkede olduğu gibi, spor devlet aygıtına dâhil edildi ve orduyla ilişkilendirilen yeni bir kulüp—CSKA Sofya—yükselişe geçti.........

© Evrensel