menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bu kadar ekmeğe bu kadarcık köfte ayıp, değil mi?

51 5
18.08.2025

40 dereceyi aşan sıcaklıklar, bozuk zeminler, kariyer tehdit eden sakatlıklar, düşük tempolar, boş tribünler, keyfi ertelemeler… Prematüre başlangıçların ligi Süper Lig, bir kez daha artık karakterine işleyen bu marazlarla seyircinin karşısına çıktı. İlk 2 hafta itibarıyla ortaya konan şeyin üst düzey futbol olduğunu söylemek güç. Üstelik buna 3 yıldır yapayalnız şampiyonluk yarışı veren, Avrupa’nın en maliyetli kadrolarını kuran (ikisi de listede ilk 25’i zorluyor) Galatasaray ve Fenerbahçe de dahil.

Son 3 sezonun şampiyonu Galatasaray, oyunundaki ve kadrosundaki handikapların ne olduğunu bilerek yeni sezona girdi. Ama hem bazı hazırlık maçlarındaki pres şemaları hem de kendisinden bir hayli zayıf olan, 1. Lig kalitesinin çok az üstündeki Karagümrük karşısındaki performansı bu handikapların çözümüne dair gerekli irade, niyet ve yeteneğin varlığı konusunda soru işaretleri uyandırdı. Böyle olması ilginç çünkü Okan Buruk’un ekibinin 3 sezondur en büyük eksiği aynı zamanda en güçlü yanı. Sarı-kırmızılılar çok güçlü direkt hücum planlarına ve pres şemalarına sahip. Ama oyun bundan ibaret değil. Futbolun en üst seviyesinde yarışmaya adaysanız topu hızlı geri kazanıp hızlı bitirmek yeterli değil. Topu hızlı çevirmek de gerektiğinde oyunu topa sahip olarak yavaşlatabilmek de rakibi toplu oyununuzla yorabilmek de gerekli. Galatasaray’ın son yıllarda yaşadığı Avrupa başarısızlıklarında kadro mühendisliğindeki hataların payı ikinci sıradadır, ilk sıra Okan Buruk futbolunun bu alanlardaki yetersizliğine aittir. Geçen sezonun lig başarısı hikayesi transferin son anında çıkan Victor Osimhen piyangosuyla yazıldıysa Avrupa başarısızlığının hikayesi de Buruk’un yazın “orta saha transferine........

© Evrensel