Derinleşen finansallaşma, parçalanan üretim ve ABD dış ticaret açığı
Geçen haftaki yazımda, ABD-Çin gümrük tarifelerindeki inanılması zor artışların geçici bir süre için de olsa önemli oranda düşürülmesini içeren anlaşma ile yeni bir sürece girmesi üzerine ABD dış ticaretini merkeze koyarak iki bölümde kısa bir tarihsel yolculuk yapmayı önermiştim. 2.DS’ndan kabaca 70’lerin ortalarına kadar olan süreci ABD’nin dış ticaret fazlası verdiği bir dönem olarak ifade etmiştim. 70’lerin ortalarında başlayan dış ticaret açığının 85’e kadar artan bir seyir izlediğini göstermiş, 80’lerin ilk yarısının artan dış ticaret açığının 85 Plaza ve 87 Louvre anlaşmaları ile tersine dönme eğilimine girdiğinin altını çizmiştim. 85-95 arası dönemin dış ticaret açığının ise genel olarak yüksek olduğunu ama dalgalı bir seyir izlemediğini görebiliriz. 85 ile başlayan dış ticaret açığında daralma, 91’de en düşük düzeyine ulaştıktan sonra artmaya başlamıştır.
1990-2008 dönemi ABD’nin dış ticaret açığında niteliksel olarak yeni bir döneme girildiğine işaret etmektedir. Açık bu dönemde yıllık 100 milyar dolarlardan 700 milyar dolar civarına çıkmıştır. Bugün bir kısmı geri çekilse de Çin dahil tüm dünyaya yağdırılan gümrük vergilerinin gerekçesini oluşturan koşullar büyük oranda bu dönemde oluşmuştur.
Bu dönem kapitalizmin uluslararası ölçekteki işleyişinde bir süredir gözlenen eğilimlerin “dönemsel bir karakter” özelliği kazandığı bir süreç olmuştur. Reel sosyalizmin çöküşü zemininde küresel ölçekte yayılma eğilimi daha fazla realize olan kapitalizmin bu süreçte bir yandan giderek daha fazla finansallaştığı diğer yandan da üretim sürecini Çin başta olmak üzere büyük oranda Asya’ya kaydırdığını söylemek mümkündür. Süreç bir yanda sürekli dış açık veren ABD’nin yer aldığı diğer tarafta da başta Çin olmak üzere bu açığın finansmanını ABD tahvilleri satın alarak........
© Evrensel
