menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

‘Şiddet tekeli’ erkeklerin mi, devletin mi?

25 1
15.03.2025

Geçtiğimiz aylarda, silah tekelinin devlette olması gerektiği ezberi bıktırırcasına tekrarlandı. Gazete köşelerinden televizyon ekranlarına, modern hayatın bu temel gerçeği biz fanilere hatırlatıldı tekrar tekrar. Vesile olan, HTŞ’nin Suriye’de iktidarı ele geçirmesi ve bazı Kürt önderlerinin silah bırakma kararı. Rojava’da ezberi bozan bir deneyim yaşanmıştı. Şimdi bu paranteze alınıyor ve “normal”e dönüyoruz. Ya da ana akım kanallardaki görünüş bu.

Oysa sokaktaki gerçeklik başka. Daha doğrusu, vaziyet “devlet”ten ne kastettiğinize bağlı. Geçtiğimiz yıl, eşler, sevgililer, eski eşler, ve diğerleri 400’e yakın kadın öldürüldü. Üstelik bu sadece bilinen rakam. Kimbilir kaç insanımızı daha erkek egemen vahşete kurban verdik.

Bu katillerin sırtında devletin üniforması mı vardı? Hayır. Devlet bunları, şiddet tekelini ihlal ettikleri için “terörist” mi ilan etti? Hayır. Uyguladıkları şiddetin gayrimeşru mu olduğunu söyledi? Hayır.

Tam tersine. 8 Mart gösterilerinde bu şiddeti protesto eden kadınları, şiddetle cezalandırdı.

Çünkü meşru şiddetin tekeli, devlette değil, toplumun hakim kesimlerinde: Erkekler, (iş cinayetleri için açık çeki olan) sermayedarlar, Türk-Sünniler. Bu gruplardan bazılarına dahilseniz ama diğerlerine değilseniz, siz de meşru şiddetin kurbanı olabilirsiniz her an.

Devletin tekelinde olan, hangi kesimlerin hakim olduğuna karar verme yetkisi.

Amerika Birleşik Devletleri........

© Evrensel