Üzgünüm…
Üzgünüm…
Dün, yani Çocuk Hakları Günü’nün arefesinde, bu ülkede bir çocuk insanlık dışı bir eylemin kurbanı oldu. 15 yaşındaki Muhammet Kendirci’yi yaşamdan koparan o korkunç eylem, hiçbirimizin “şakaymış” deyip geçiştirebileceği bir olay değildir; bu, içinde yaşadığımız toplumun ahlaki ve kurumsal çöküşünün bir resmidir.
Bir toplum düşünün…
Bir çocuk, çırak olarak çalıştığı işyerinde kalfası tarafından insan onurunu ayaklar altına alan, beden dokunulmazlığını paramparça eden, işkenceye varan bir eylem sonucunda ölüyor; “şakaydı” denildi diye fail serbest, toplum sessiz, sistem duyarsız kalabiliyorsa…
O ülkede en büyük kriz ekonomik kriz değildir; vicdan krizidir, ahlak krizidir, sistem krizidir.
❗ Bu nasıl bir hukuk devletidir ki, bir çocuğa yapılan böylesine çirkin ve korkunç bir eylemi “şakaymış” diye normalize edebiliyor?
❗ Bu nasıl bir vicdandır ki, bir çocuğun acısı, onuru, beden dokunulmazlığı bu denli küçümsenebiliyor?
❗ Bu nasıl bir adalet sistemidir ki, bir çocuğun ölümüne sebep olanlar toplumun arasına geri salıverilebiliyor?
❗ Bu nasıl bir ülkedir ki, işyerleri denetimsiz, çocuklar sahipsiz, sorumlular ise hesap verebilirlikten bu kadar uzak olabiliyor?
Muhammet’in çığlığı, korunamayan tüm çocukların çığlığına dönüştü adeta kafamda…
Dünden beri yüreğim paramparça.
Belki de bu yüzden sanki tüm çocuklar ağlıyor gibi geliyor bugün...
Biz yetişkinlerin elinde kaybolan o masum çocuklara…
Bu eylem, “şaka” olarak değerlendirilemez; eziyet,........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein