İki hanehalkının hikayesi
“Zamanların en iyisi ve en kötüsüydü. Umudun baharıydı, üzüntünün kışı. Her şeyimiz vardı ve hiçbir şeyimiz yoktu.”
Charles Dickens’in “İki Şehrin Hikayesi” romanı bu cümlelerle başlar. Peki nereden aklıma geldi İki Şehrin Hikayesi? Hanehalkı Tüketim Eğilimi Anketi verilerini inceledim de oradan geldi.
Malum ekonomi politikamızın temel hedefi enflasyonla mücadele. Para, maliye, gelirler politikamızı bununla uyumlu hale getirmeye çalışıyoruz ama bu politikaların uygulanmasında iki tane temel sorunumuz var.
1- Gelir dağılımı bozuk: Gelir dağılımının bozuk olması başlı başına bir derttir. Başka hiçbir yan etki yaratmasa bile, düzeltilmesi gereken bir sorundur.
2- Bozuk gelir dağılımı politika etkinliğini düşürüyor: Bizim uyguladığımız politika temelde iç talebi kontrol etmek üzerine kurulduğu için, varsıl ve yoksul herkese aynı daraltıcı koşulların uygulanması sonucunu doğurur. Herkesin tasarruf etmesini umar. Halbuki gelir dağılımı çok bozuksa; yoksul hanehalkı zaten tasarruf edemezken, varsıl hanehalkı artan hayat pahalılığını pek fark etmez bile ve tasarrufunu artırmaz. Politika etkinliği düşer. Varsıllar tüketime tam gaz devam eder ve fiyatlar varsılların tüketimine göre belirlenir. Böylece gelir dağılımı daha da bozulur. Politika etkinliği daha da düşer. Dikkat lütfen, uygulanan politika etkin olmaz, hiç çalışmaz demiyorum. Çalışır ama çok daha uzun sürede, çok daha yüksek bir maliyetle........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein