menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Barselona süreci 30 yaşında

22 0
20.11.2025

Bir zamanlar ülkemizdeki kamuoyunda heyecanla tartışılan bir Avrupa Birliği projesiydi. Ülkemizde ise bu konu daha çok bize sağlaya­cağı ekonomik faydaları açı­sından tartışılmıştı. Ulusla­rarası rekabet gücü artmış bir ekonomi inşasına yapacağı katkılar özel sektörümüz ta­rafından dikkate değer bu­lunmuştu.

Aslında Barselona süreci genel ola­rak Avrupa Birliği’nin (AB) Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler yürüttüğü dış poli­tikanın kapsamı ve sınırlarını belirle­yen ortak bir belge olarak oluşturul­du. Temelde Akdeniz’in güneyinden gelebilecek olan ve AB’nin ekonomik ve siyasi istikrarını tehdit edecek so­runları ortadan kaldırmak ve/veya kontrol etmeyi amaçlamaktaydı. Kap­samı biraz değişse de hala öyle olduğu anlaşılıyor.

Nasıl üyelik yolunda olan Türki­ye gibi birtakım ülkelere üyelik önce­si yürütülen görüşmelerde olduğu gi­bi, olası üye ülkelerin ekonomi ve ku­rumsal yapılarını AB ile uyumlu hale getirmek ve bu amaçla bazı reformlar koşul olarak şart koşulmuştur. AB, bu pakta üye olan ülkelerin ekonomik ve siyasi dönüşümünü sağlamak ama­cıyla, Barselona bildirgesinde ortaya koyduğu amaçlar ve ilkeler doğrultu­sunda Akdeniz’in güneyinde yer alan ülkelerin AB ile uyumunu sağlamayı amaçlamıştır.

Soğuk Savaşın hemen ardından oluşturulan, bir nevi Akdeniz paktı görünümünde olan Barselona süreci, AB’nin güney kanadından gelebile­cek ekonomik ve siyasi riskleri kont­rol etmeyi amaçlarken, aynı zaman­da başta enerji alanında olmak üzere AB ekonomilerinin gereksinin duy­duğu tedarikin de güvenliğini sağla­mayı amaçlamıştır. Bugün, 1995 yılın­da deklere edilen Barselona Bildirisi başarı ve başarısızlıklarıyla 30. yılı­na geldi. Şimdi bu politikanın dünya­da ve bölgedeki değişimlere göre yeni­lenmesi zorunlu hale gelmiştir. Buna göre Barselona sürecinin yenilenmiş haliyle 2026 yılında resmi bir nitelik kazanıp, uygulamaya konulması dü­şünülmektedir.

Bu hafta Akdeniz Ticaret Odala­rı Birliği genel kurulunda bu konu­yu tekrar gündeme taşındı. Benim de içinde bulunduğun bir grup da, yapı­lan bu tartışmalarda yer alma fırsatı buldu.

Barselona Süreci Birliğin Akdeniz ülkeleri ile geliştirdiği ortak dış poli­tikasının çerçevesini oluşturuyor ve AB ülkelerinin kontrolünde olan “de­ğer zincirlerinin” tedarik güvenliği­ni sağlıyor. Bu sürecin başlangıcında önem arz etmemiş olsa da, son zaman­larda AB ülkelerindeki siyasi istikrar açısından tehdit oluşturmaya başla­yan güneyden kuzeye gerçekleşen ya­sadışı göçün kontrol altına alınması ise bu belgedeki yeniliklerin başında geliyor. Bir diğer konu enerji güven­liğinin sağlanması ve........

© Dünya