Savaşın şirketlerimize olası yansımaları
Ortadoğu’da tırmanan İran-İsrail gerilimi, Türk şirketlerinin stratejik varsayımlarını yeniden kalibre etmesini zorunlu kılan, ertelenemez bir gündem olarak gözüküyor.
Ülkemizdeki yönetim kurullarının bu durumu jeopolitik bir haber bülteni olarak izlemek yerine, bilançoları ve operasyonları doğrudan etkileyecek bir stratejik risk önceliği olarak masaya yatırması gerektiğini düşünüyorum. Kriz, sadece bir tehdit değil, aynı zamanda stratejik dayanıklılığın ve kurumsal çevikliğin en gerçekçi stres testi. Şirketlerimiz için olumsuz etkileri üç ana başlıkta toplayabiliriz.
Türkiye’nin ihracat ve transit ticaret mimarisi, mevcut gerilimle birlikte iki kritik noktada alarm vermektedir. Birincisi, sanayimizin Orta Asya’ya açılan kapısı olan İran kara yolu koridorudur. Olası bir çatışma ve sınırların kapanması, sadece İran pazarını değil, bu rota üzerinden Türki Cumhuriyetlere giden mal akışını da durma noktasına getirebilir. Alternatif olarak öne çıkan orta koridorun ise artan talep karşısında maliyet ve zaman baskısı yaratacağı unutulmamalıdır. Tedarik zincirinde tek rotaya bağımlı kalmanın kırılganlık ortaya çıkarması söz konusu olabilir.
İkinci........
© Dünya
