Üç ilimizde üç leziz mekan
Bursa, Kahramanmaraş ve Aydın’dan inanılmaz lezzetlerle üç farklı hikâye ama hep aynı samimiyet. Bursa’nın kalbinde Ulus Pastanesi, 97 yıldır değişmeyen reçetesiyle Marşal pastasını sunarken geçmişe açılan tatlı bir kapı olur. Kahramanmaraş’ta Cumhuriyet Lokantası, Zafer Ayranpınar’ın ustalığıyla cumhuriyet ruhunu sofralara taşır. Aydın’ın Çine ilçesinde Arıcıoğlu Börek, Ergül Hanım ve ailesinin sevgisiyle yoğrulmuş börekleriyle Ege’nin sıcaklığını sunar. Bu üç mekân, Anadolu’nun lezzetli ve vefalı yüzüdür.
ARICIOĞLU BÖREK
Aydın’ın Çine ilçesi… Zeytin ağaçlarının ve kadim Ege kültürünün iç içe geçtiği bu topraklar, doğasıyla ve lezzetleriyle de hafızalara kazınıyor. İşte bu lezzetlerin en sıcakkanlı, en samimi örneklerinden biri Arıcıoğlu Börek. Her biri el emeğiyle yoğrulmuş, geçmişin sabrı ve bugünün temizliğiyle şekillenmiş börekler…
ÇINE’NIN HAMURUNDA GIZLI BIR HIKÂYE
19 yıl önce, küçük bir öneriyle başlamış her şey. Ergül Arıcı’nın eşi “Neden börek yapmıyoruz?” diye sormuş belki bir sabah çayı eşliğinde… O küçücük fikir, zamanla büyümüş ve fırından yayılan mis gibi bir kokuya dönüşmüş. Üç yıl boyunca yan yana çalışmışlar; beze yoğurmuş, iç hazırlamış, tezgâha dizmişler sevdayla. Sonra bir de oğulları dâhil olmuş bu lezzet yolculuğuna. Şimdi Arıcıoğlu Börek’in başarısı, üç kişilik bir ailenin el ele verdiği bir sevdanın, onlarca kişilik koca bir ekiple Ege’nin dört bir yanına taşan hikâyesi.
YÖRESEL EGE MUTFAĞI
İçeri adımınızı attığınızda karşılaştığınız hamur birliktelik, özveri ve sevgiyle yoğruluyor. Ergül Hanım’ın güler yüzü, ekibin ustalığı, börek tepsisinin kenarına sinmiş sabır hepsi ayrı bir katman, ayrı bir tat. Otlu peynirli, kıymalı, patatesli, köy peynirli… Hepsi Ege’nin kokusunu taşır. Kırsaldan gelen otların ferahlığıyla peynirin tuzlu dokusu birbirine karışır, her ısırıkta insanı çocukluğuna, anne mutfağına, bayram sabahlarına götürür. O tepsiye dizilen börekler aslında yılların emeğini, bir yaşamın damıttığı kıymeti taşır.
ÜRETIM SÜRECI BIR RITÜEL
Un, su, sevgi… İlk olarak un hamur kıvamına getirilir, ardından küçük bezeler yapılır. Her beze, usta ellerde açıldıkça büyür, incelir, şekillenir. Otlar seçilir, peynir ezilir, kıyma tam kıvamında kavrulur. Hepsi büyük bir özenle, hijyenin hakkı verilerek hazırlanır. Ekipteki herkes işini severek yapar; çünkü bu iş, sadece geçim kaynağı değil, bir hayat tarzı, bir kimliktir. Patatesli, kıymalı ya da sade otlu fark etmez. Hepsi aynı özenin, aynı sevginin eseridir.
PEKI YA........
© Diriliş Postası
