menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sanatın vicdanı, sessizliğin yükü

7 2
26.03.2025

-Eser: Erdoğan Paksoy - Karanlığın İçinde Bir Mum Yak, Işık Olsun…

Bir ülkenin kalp atışlarını ölçmek istiyorsanız, sokaklarına değil; şarkılarına, oyunlarına, şiirlerine, romanlarına, resimlerine bakın. Çünkü kimi zaman en gür ses, bir gitar teliyle, bir perde aralığından ya da defter kenarına düşen bir dizeyle gelir. Bazen bir genç, susturulduğu meydanda değil; evinin küçük balkonunda bir ezgiyle anlatır derdini. Çünkü sözcükler engellenebilir, adımlar durdurulabilir ama sanat, yön tayin etmez; aksine yönünü kaybedene pusula olur.

Bu topraklarda sanatçı, sadece üretmez; ülke tarihini, ortaya koyduğu eserlere taşır. Ve bu tarih zaman zaman karanlıkla, zaman zaman da umutla yoğrulur.

Sanat için sanat” mı, “toplum için sanat” mı diye hala süregelen tartışmalar başını alıp giderken, entelektüel kesime dahil olan, sevgili sanatçıların da topluma doğrudan veya dolaylı bir ayna olması, topluma ışık tutması gerektiğini düşünüyorum. Bir sanatçı, sadece kendi için üretiyor olsa bile, ürettiği eser, toplumun o esnada yaşanmakta olan süreçlerinden bağımsız olamayacağı için her halükârda o toplumun bir yansıması olacaktır. Nihayetinde, benim gözümde, sanat için yapılan sanatın bile bir noktada topluma hizmet etmesi kaçınılmazdır.

Bugünlerde şehirlerin kalbi başka türlü atıyor. Birbirini hiç tanımayan insanlar bir meydanda aynı sese ve ritime kulak kesiliyor. Saraçhane’de binlerce adım, tek bir vicdanın sesiymişçesine yankılanıyor. Diğer yandan, o cümbüşün arasında, üniversite kampüslerinde, gençlerin hayalleriyle birlikte yere düşen çantalarından yayılan o sessizlik,........

© Dikgazete.com