menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İmzalı ve Birinci Baskı Kitaplar Müzesi

18 1
28.09.2025

Ömrünün bir kısmını sorgularda, hücrelerde ve prangalar eskiterek, hapishanelerde geçiren Ahmed Arif’in bir yargıca kitap imzaladığını düşünür müydünüz? Hasretinden Prangalar Eskittim kitabının Cem’den çıkan 23. baskısını “Değerli Yargıç Mesut Bartal’a saygılar sunarak… Onur duyarak…” diye Şubat 1990’da Ankara’da imzalamış şair. Mesut Bartal’ın bir Ağır Ceza Hâkimi olduğunu ve Ağır Ceza Mahkemesine İlk Kez Atanan Genç Yargıç ve Savcıların Sorunları kitabının yazarı olduğunu öğreniyoruz. Nereden öğreniyoruz? Onu da yazacağız elbet…

Herkesin sevgilisine bir seslenme ünlemi vardır. Ben en çok Sennur Sezer’in, Adnan Özyalçıner’e verdiği sesi severim. Bir Sevgi Şiiri’nin son dizesi o sesi fısıldar kulaklarımıza. Bence eşsiz bir seslenme ünlemidir. Militarist değil, romantik ve devrimcidir; zaten Adnan’a adanmış şiirin ikinci ve son bölümünü aktaracağım:

Eve dönememenden korkmak
Uyanamamaktan daha doğal
Daha sık hastalanmaktan
Güzel günlere inanmak suçuna uğramak

(…)

Bir sevgi şiirine başlamayım
Silah arkadaşım benim
Silahı halka güvenmek
Silahı yaşamak olan.[1]

Direnç, Sennur’un 1977 yılında Cem Yayınevi’nden çıkan üçüncü kitabıdır ki, Bütün Şiirleri de adını bu kitaptan alır. Sennur kitabı yayımlandığı tarihte şöyle imzalamıştır: “Yaşamayı direnç ve umut olarak paylaştığım sevgili silah arkadaşım Adnan için sevgi, dostluk ve aşkla.” Bir Sevgi Şiiri 1982 yılında Yazko’dan çıkan Sesimi Arıyorum kitabında yer aldığına göre, Sennur bu imgeyi aklında nereden baksan beş yıl dolaştırmış ve imzaladığı kitaptan şiire almıştır.

Bir şairin ya da yazarın en sevmediği şeylerden birisidir imzalı kitabının sahafa düşmesi. Vardır hepimizin böyle hikâyeleri. Bir hevesle imzalarsınız ama bir bakarsınız ki, üç kuruşa tercih edilmiştir kitabınız. Olmuştur, olur. İnsanın kalbi kırılır buna; çoğunlukla eskiden arkadaşlık ettiğin insanlardır söz uçlarını tezgâha getirenler. Bu sahiden acı verir ama daha acısını gördüm.

Samim Kocagöz hakkında ne yazsam eksik kalacak, Yeditepe Yayınları’nı Hüsamettin Bozok’la kurduğunu ve 1955-1960 yılları arasında imza attığı inanılmaz kitapları anımsamakta fayda var yine de. 12 Mart 1971’de Kocagöz’ün de tutuklandığını belirtip Davutpaşa Kışlası’na gönderilenler arasında olduğu bilgisini vererek devam edelim. Memlekette bir yazardan ya da şairden bahsederken hapishaneden bahsetmeden olmuyor sanki. Nesilden nesile aktarılan bir volta borcunu ödüyoruz ödüyoruz bitmiyor. İzmir’in İçinde 1973 Nisan ayında Sinan Yayınları tarafından basılıyor; Samim Kocagöz de aynı yıl kitabını “Sevgili Kardeşim” dediği birine imzalıyor. “Sevgili Kardeşim” kim onu bilmiyoruz, çünkü adı fena halde karalanmış ve okunamayacak hale getirilmiş. “Sevgili Kardeşim” adının bir “sakıncalı” yazarla anılmasını istemediğinden mi, kitabı sahafa sattığından mı bilmiyoruz. Belki de yeni sahibi karalamıştır ‘Sevgili Kardeşim‘in adını. Hazin!

Gideriz ve sıraya girip bekleriz, okuduğumuz ya da okuyacağımız bir kitabı imzalatırız yazan kişiye. Bir özel duygudan mı, kitabı daha özel kılma duygusundan mı, tarihe bir tanıklık için not düşmekten mi, alışkanlıktan, biriktirme duygusunda mı bilmiyorum. Herkesin bir yanıtı vardır buna.

İmzalattığım kitapları ayrıca bir yerde biriktirmem. Olması gereken yere koyarım. İmzalayan kişilerin el........

© Diken