Her gün ayrı bir hüzne dokunduğumuz zamanlar…
Bu yıl tiyatrolar çiçek açmaya devam ediyor.
Oyun metinleri de sahne yönetimleri de bütün ekonomik zorluklara rağmen daha çağdaş, kapsamlı bir sahnelemeyle seyircinin karşısına çıkıyor.
‘Nazım’la Halide’nin Bir Tuhaf buluşması’, ‘Nazım’ın Kedisi’ derken; şimdi de ‘Sen Ne Güzeldin Aşkımızın Şehri’ oyunu İstanbul salonlarında yerini aldı.
Yine güçlü bir metin… Sema Elçim. Bu satırların dikkatli, tiyatro sever okurları ‘Feramuz Pis’den anımsayacaklar.
Tiyatro oyunculuğu tekniğini hakkını vererek kullanan; nefesi, hareketi, diksiyonu ile ‘oynamadan’ oynayan genç bir oyuncu; Naz Çağla Irmak.
Akademik yönden güçlü, araştıran, deneyselliği ön plana çıkaran bir yönetim anlayışıyla; yönetmen Nagihan Gürkan.
Ve yılların sahne tecrübesi ile Ayşenil Şamlıoğlu.
Böyle bir takım bir araya gelince ortaya seyredilmesi keyifli, alkışı bol bir oyun çıkmış.
Unutmamak gerek, oyunun sanat yönetmeni Başak Bugay’ın sahneye farklı dokunuşu, tek perdelik eser boyunca kendini hissettiriyor.
Tabii ki dramaturjisinden hareket tasarımına, ışığından kostümüne çok kalabalık bir ekip var ‘Sen Ne Güzeldin Aşkımızın Şehri’ oyununun ardında. Her birinin emeklerine sağlık.
Sahne/dekor tasarımı çok işlevsel, bütün aksesuarlar anlamlı ve oyuna katkı sağlarken estetik önceliği de dikkate alarak sahnede konumlanmış. Dekordaki her unsur adeta bir oyuncu gibi olması gereken yerlerde oyuna katkı sağlayarak sahneye giriyor.
Zaman zaman Piscator’un........
© Diken
