menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cezaevi kapısında...

29 12
07.06.2025

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok! Bugünlerde, yakınlarına sarılmak ve dirençlerini paylaşmak için cezaevi kapısında olanlar “umut” sözcüğünü arayacak. Bu ülkenin yazgısını yüreklerinde taşırken yine kuşaklar boyunca bilinen Tevfik Fikret’in, “Çiğnendi, yazık, yine milletin ümmidi bülendi/ Kanun diye kanun diye kanun tepelendi!” sözleri dillerden dökülecek. Tarihimiz, onca yasak, gözdağı, baskı, sansür, gizli sansür ve hatta satın almanın uygulanma çalışmasıyla dolu. Dönemin padişahı, “Serveti Fünun” dergisini Hüseyin Cahit’in Fransız yazar Lacombe’den çevirdiği “Edebiyat ve Hukuk” yazısında, “Fransız İhtilali’nden bahsediyor!” gerekçesiyle kapattı ama Tevfik Fikret’lerin önünü açtığı özgür düşünme yolunu kapatamadı!

***

Nâzım, “Ben içeri düştüğümden beri/ güneşin etrafında on kere döndü dünya/ ona sorsanız: ‘Lafı bile edilmez/ mikroskobik bir zaman’/ Bana sorarsanız: ‘On senesi ömrümün’” diye yazdı dizelerinde. Piraye’ye, “Size bir adet fotoğrafımı göndereceğim. Fakat aksiliğe bak, saçlarımızı yeni gelen müdürümüz sıfır numara ile tıraş ettirdi” dedi mektubunda. Ve içeride insanı özledi bol bol. Onu hapse mahkûm ettirenlere bile dert anlatacak kadar koca yürekliydi: “Hapiste insan, insanın kıymetini biliyor. İnsan denilen mahluk yeryüzünün en ilgi verici şeyi.........

© Cumhuriyet