menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeni bir rekorun eşiğinde: Türkiye’de seçme ve seçilme hakkı da tutuklu

37 11
latest

Ülkemiz uzun süredir ifade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, örgütlenme özgürlüğü gibi temel haklar konusunda evrensel ölçütler açısından ağır ihlallerle endişe verici bir seyir izliyor. Ancak son yıllarda yaşanan gelişmeler, bu sürecin yeni ve daha tehlikeli bir evreye geçtiğini gösteriyor. “Olağanlaşmış baskı düzeni”nin ötesine geçen bu tablo, tarihe geçecek bir rekorun habercisi niteliğinde: Artık söz değil, oy da suç sayılıyor.

Seçme ve seçilme hakkı, Türkiye’de ilk kez bu kadar açık, sistematik ve kitlesel şekilde hedef alınmış durumda. Seçilen belediye başkanlarının tutuklandığı, görevden alındığı, yerine kayyumların atandığı bir ülkede, artık demokrasiden değil, halk iradesinin yargı ve güvenlik bürokrasisi eliyle askıya alındığı bir rejim pratiğinden söz ediyoruz. Üstelik dünya ölçütünde tarihsellik içinde aydınlara, muhaliflere yönelik bu denli kalabalık ataklar bugüne sadece ekstrem dönüşüm dönemlerinde ve sınırlı örnekle, asla unutulmayacak suç örnekleri olarak aktarılıyor.

23 yıllık kesintisiz AKP iktidarında uluslararası sıralamalar, Türkiye’nin özgürlükler konusundaki dramatik gerilemesini açıkça ortaya koyuyor. “Yeni Türkiye” inşası sürecinde, özellikle laikliğe ve Cumhuriyet’in temel değerlerine yönelik saldırıların ardından, iktidarın kendini en güçlü hissettiği dönemlerde artan baskılarla ülke bambaşka bir eşiğe sürüklendi.

Artık Türkiye, yalnızca “özgürlük gerilemesi” yaşayan bir ülke değil; “baskı rejimi örneği” olarak anılıyor. Ekonomik kriz, derinleşen geçim sıkıntısı ve artan toplumsal öfke karşısında iktidar, bu kez tam tersi bir motivasyonla, korkunun tetiklediği sert bir baskı rejimine yöneliyor. Oy kaybı korkusu, kontrolsüz bir özgürlükler bilançosuna dönüşüyor.

Sayılar yalan söylemez:

• RSF Basın Özgürlüğü Endeksi (2024): Türkiye 180 ülke içinde 158. sırada

• Freedom House (2024): “Özgür olmayan ülke” kategorisinde; toplam skor 32/100

• CPJ Verileri (2023): Türkiye, tutuklu gazeteci sayısında dünyada 4. sırada

• İHD & Uluslararası Af Örgütü: 2025 itibarıyla 15.000’den fazla siyasi mahpus var

Bu tablo, yalnızca bireysel ihlallerin değil, temel hakların bütüncül biçimde sistematik olarak sınırlandığını gösteriyor. Milletvekilleri, insan hakları savunucuları, avukatlar, gazeteciler, öğrenciler ve sanatçılar; binlerce kişi düşünceleri, kimlikleri ya da siyasi tercihleri nedeniyle özgürlüklerinden yoksun.

Daha önce gizli ellerle, devletin derinliklerinde saklı kalan istihbarat hamleleriyle susturulan aydınlar, muhalifler özellikle son 10 yılda usulsüz, hukuksuz, keyfi şekilde hedef alınır oldu. İnsanlık suçu işlemiş suçlular için torba yasalara saklı aflar; günümüzde Cumhurbaşkanının şahsi sempatisi ve lütfuyla ayan beyan kutlama mesajlarıyla basına servis ediliyor. Dokunulmazlıkların kaldırılması süreciyle başlatılan milletvekili ve seçilmiş yönetici avı artık olağan dışı ve kabul edilemez bir........

© Birgün