menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kelimenin casusluğu

22 8
30.10.2025

“Bilmemem gereken

Şeyler öğrendim.

Sorular sordum

Sormamam gereken.

Gördüm apaçık

Görmemem gerekeni.

Söylenmezi söyledim

Suçum büyük ve taammüden.”*

Kelimelerin kaderi, onları kimin kullandığına bağlıdır. Bir sözcük, anlamını halkın vicdanından değil, iktidarın ağzından alıyorsa artık gerçeğe değil güce aittir. “Casusluk”, “ajanlık”, “devlet güvenliği” gibi kelimeler de bugün Türkiye’de anlamını yitirmiş, iktidarın elinde birer cezalandırma aparatı haline gelmiş durumda. Tamamen siyasi olan davalarda, iktidarın kendisi adına “tehlikeli” gördüğü kişilere kindar cezalar verebilmek için -çoktan yok edilmiş olsa da- hukuk varmış gibi davranılıyor. Sözde adaletin suç üretim bandına “casusluk” ,“ajanlık” gibi irkiltici sıfatlar sürülüyor. Adalet sistemindeki çürümüşlüğü casusluk suçunun gerçek anlamını da düşünerek anlamak gerek. Tehdit altında olduğu iddia edilen “devlet sırrı” nice katili korudu? Bunu kimse tam bilemiyor hâlâ. Adaletin neden bu kadar suskun olduğu, açığa çıkarılamayan sırlar kadar derin başka bir sır.

Siyasi davalarda hukuk değil hikâye yazılıyor. Gerçeğin yerini kurgu, suçun yerini senaryo almış durumda. “Casusluk” isnatlarıysa bu senaryonun kreşendosu, sürükleyiciliği. Bugün Ekrem İmamoğlu’nun, kentin kaynaklarını halk için kullandığı; Merdan Yanardağ’ın, kamusal hafızayı diri tuttuğu için casuslukla suçlandığı yepyeni bir davayı anlamaya çalışıyoruz. Bu insanların yaptığı, devletin gizli bilgilerini satmak, yabancı güçlere hizmet etmek şöyle dursun, tam tersine halkın menfaatini korumak. Yani suçları, demokrasinin en aslî gereği olan yurtsever bir bilinçle işlerini yapmak, görevlerini olması gerektiği gibi sorumlulukla yerine getirmek. Kamu faydası, eşit ve adil bir yaşam için yanlışın eleştirisi, görünür olması, anlatılması ve belki de en önemlisi sistemin değişimi için atılan hizmet adımları, habercilik, daha iyisi için çalışmak. “Suçları büyük ve taammüden!”* Tam da bu yüzden “devlete karşı” olmakla itham edilerek yaftalanıyorlar. Oysa en basit ifadeyle herkes bilir ki devlet, hükümet değildir. Hükümetler devleti yönetirken kamudan, halktan yana olurlar ya da kendi iktidarları için erkten, fırsatlardan sebeplenmeyi........

© Birgün