Cambaz ipten düşmek üzere
Kamu işçileri protokolü, Saray’ın odalarında hazırlanıp konfederasyon başkanlarının eline tutuşturuldu. Koltukta kalmalarını iktidara borçlu olan sendika ağaları, her bir maddesi işçiye ihanet olan bu belgeyi imzalamakta tereddüt etmedi.
Hatırlanacağı gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla önce grev yasaklandı, ardından Türk-İş Başkanı Ergün Atalay Beştepe’ye çağrıldı; ertesi gün de Bakan Işıkhan’la protokol imzalandı. Arada bir yerde Türk-İş Başkanı Atalay, “İşçiler karar verecek.” dese de birkaç saat sonra asıl kararı kimin verdiği ortaya çıktı.
Tüm günahı Atalay’a yüklemeyelim çünkü Beştepe’de tam olarak ne yaşandığını bilmiyoruz. Bu ülke Millî Savunma Bakanı’nın yanına Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü’nü alıp askerî helikopterle yeniden adaylığı konuşulan eski cumhurbaşkanına ziyaretini de yaşadı. O yüzden Atalay’ın Beştepe’de geçirdiği saatler önemli. Ama bu durum protokolün işçi sınıfına yapılan en büyük kumpaslardan biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Rejimin bu meseleye verdiği öneme bakarak tek korkanın Türk-İş Başkanı Atalay olmadığını söyleyebiliriz. Belli ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tedirginliği, Atalay’la kıyaslanamayacak kadar güçlüydü. Erdoğan, 600 bin işçinin eyleme geçmesinin kendisi için ne anlama geleceğinin farkındaydı ve o yüzden de buna izin vermedi.
Erdoğan ve Bahçeli ikilisi, büyük oranda ABD Başkanı Trump’ın da ittirmesiyle yeni bir yola girdi. Trump bir yandan ikiliye........
© Birgün
