menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Nükleer neden enerji krizinin çözümü olamaz?

31 1
21.11.2025

2026 yılı içerisinde Akkuyu Nükleer Santralı’nın cüzi de olsa üretime başlayacak olması ve İğneada’da kurulması planlanan yeni nükleer santralın yeri ve daha inşa aşamasında yaratacağı çevresel felaket riskleri üzerine kimi bilgilerin kamuoyuna yansımış olması nükleer enerji üzerine tartışmaları yeniden ülke gündemine getirdi.

Nükleer teknolojiden enerji üretiminin tarihi, gerçekleşmeyen vaatlerin ve büyük çaplı kazaların neden olduğu çevresel ve toplumsal felaketlerin tarihi aslında. Nükleer elektriğin “ölçmeye gerek duymayacak kadar ucuz” olacağı iddiası üzerine başlayacağı iddia edilen “nükleer çağ” hiçbir zaman gerçekleşmedi. 1971’de o sıralarda aynı zamanda Atom Enerjisi Komisyonu başkanı olan Nobel ödüllü Glen Seaborg’un nükleer reaktörlerin 2000 yılına geldiğinde dünya elektriğinin neredeyse tamamını üreteceği, hatta bu sayede nükleer tahrik sistemleri ile insanların Mars’a dahi taşınacağı öngörüsü geri dönüp bakıldığında trajikomik bir tarihi anekdota dönüştü. Dünya Enerji Ajans’ının resmi verilerine göre nükleer enerji dünya elektrik üretiminin sadece yüzde 9’u civarında.

Bunun hiç kuşkusuz rasyonel sebepleri var. Öncelikle bu enerji kaynağı ucuz değil. Akkuyu projesi dahil, hemen hemen tüm projeler planlanana göre çok daha uzun sürede ve planlanandan çok daha yüksek maliyetlerle inşa ediliyor. Dahası inşa edildikten sonra enerji maliyetinin daha düşük olacağı iddiası da gerçek değil. Çok uzağa gitmeye gerek yok; yapılan anlaşmalar gereğince Akkuyu NGS’nin üreteceği elektriğin yüzde 50’si 15 yıl........

© Birgün