menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Demokratik yoksunluk

39 11
08.07.2025

Türkiye hızla müthiş bir yoksulluğa, yoksunluğa sürükleniyor. Bu kez evini geçindirmek anlamında yoksul yurttaşların sayısının artmasından, atıl işgücü oranının yüzde 30’ları aşmasından, giderek kredi kartı ve ihtiyaç kredisi borcunu ödeyemeyenlerin tırmanmasından söz etmiyoruz.

Bugünkü sorun, ülkenin tamamen “kuralsızlaşması, kanunsuzlaşması, anayasasızlaşması, meclissizleşmesi, muhalefetsizleşmesi, hatta seçimsizleşmesi ” ile kendini gösteren “demokratik yoksunluk”. Ülke adeta tek bir merkezden, Saray’dan yönetiliyor, orada konuşlanmış danışmanların bir sinyali ile insanlar şipşak içeri alınabiliyor.

Anlaşıldığı kadarıyla iktidar, yerel yönetimlere yönelik “yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, irtikâp” iddialarının inandırıcılık kazanamadığını, toplumun vicdanında karşılık bulamadığını görmüş olacak ki, bu kez mesnetsiz yeni gözaltı ve tutuklamalarla CHP’li belediyeleri yönetemez duruma düşürme, muhalefeti aciz gösterme, diz çöktürme stratejisine yönelmiş görünüyor. Yandaş kanallarda sürekli, Özgür Özel’in müzakereden kaçındığı, kutuplaşma siyasetine yöneldiği, uzlaşmadan başka çaresi kalmadığı propagandası yapılıyor. Sanki “üç başkanı ver, ikisi içeride kalabilir” tarzı bir mutabakat mümkünmüş gibi…

Amaç, rejim değişikliğini tam perçinleyecek anayasa çalışmaları masasına CHP’yi de çekmek, “ülkeye barış geliyor, çatışma sona eriyor” basıncı altında onu da suçlarına ortak etmek. İddialarından vazgeçmiş bir ana muhalefet partisi böylelikle 19 Mart sonrası yükselen toplumsal muhalefetin de öncülüğünü yapamayacağı, baskı rejimini kalıcılaştırma çabasının karşısındaki direniş hattı kendiliğinden çökeceği hesaplanıyor.

Belki iyi niyetle CHP’yi de “barış sürecine” ortak etmeye çalışan Kürt muhalefetinin de, ülkede topyekûn bir demokratikleşme dönemine girilmeden, özünde totaliter bu “Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi” tasfiye edilmeden, hiçbir sorunun kalıcı olarak çözülemeyeceğini görmesinde yarar var. Nitekim son gelişmeler, özellikle 5 Temmuz’da üç belediye başkanının gözaltına alınması vakası onların da bu iyimserliğini silip atmış görünüyor.

Saldırı sadece CHP’ye ve yerel yönetimlere yönelik değil, faşizme itirazı olan kesimlerin beslendiği televizyon kanallarına, YouTube yayınlarına, sosyal medya paylaşımlarına, emeklilerden kadınlara, LGBTİ ’lardan gençlere itirazını protestoya dönüştürmeye çalışan, demokratik haklarını kullanmaya yeltenen herkese…

Toplum vicdanını en çok........

© Birgün