menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İçtenlik değerli ve güçlüdür, kazanır...

25 16
sunday

Gece güne mi evrilecek yoksa gün geceye doğru mu koşuyor, alacakaranlıkta mıyız yoksa şafağın ilk ışıkları mı geceyi gündüze çevirecek olan? Henüz bilmiyoruz. Tarih yapmaya soyunmuş eylemli öznenin işi de başarısı da ne istediğine, neden istediğine, hangi yöntemle istediğine, nasıl sorusuna verdiği yanıtta, gecenin gündüze neden dönüşmesi gerektiği konusundaki ideolojik kararlarına bağlıdır. Bilmek için Marx’ın ünlü tarih ve insan eylemine ilişkin yorumuna başvurmak gerekiyor böyle durumlarda. Sık sık da yapıyoruz bunu. Şöyle yazıyordu Marx 18 Brumaire’de: “İnsanlar tarihlerini kendileri yaparlar, ama onu serbestçe kendi seçtikleri parçaları bir araya getirerek değil, dolaysızca önlerinde buldukları, geçmişten devreden verili koşullarda yaparlar.” Devamı da var bu sözlerin ama onu sonraya, yazının sonuna bırakalım.

Bu özlü sözlerde insan eylemine ağırlık verildiği ortadadır. Ya da şöyle söyleyelim, bu sözlerin öznesi insan ve onun eylemidir. Amaçlı insan eylemine ağırlık verilirken, tarihin önümüze çıkan verili koşullar altında gerçekleşeceğine dikkat çekiyor, eylemimizin koşullarını bilmeye, irdelemeye zorluyor bizi. Burada belki sözü edilen verili koşulların yalnızca güç kaynaklı maddi, nesnel engeller gibi anlaşılmaması gerektiğini söylemekte yarar var. Düşünüyorum da bu sözler, insanı, eylemli politikacıyı kaba determinist tarih yorumlarından koruyan bir tür kalkandır. Bu tarih yorumu politikacıya, yapmaktan, eylemekten, amaçlı eylemden vazgeçmemeye, süreklilik isteyen bu eylemin hangi koşullarda gerçekleştirilebileceğini de bilmeye zorlar. Bu iki ucu birbirini yok eder gibi görünen koşullu tarih yapıcılığının öznesi insansa eğer, pratikte sırtını sınıflara dayayan ve onların çıkarlarına tabi olan insandan ya da güncel pratik içinde yol yordam arayışındaki politika yapıcılarından söz ediyoruz demektir. Soyut bir insan eyleminden değil, teorinin grisinden değil, hayatın yeşilinden güç alan insanın eyleminden söz ediyoruz öyleyse. Bu insan eyleminde determinist hayallere yer yoktur. Eylemin, izlenen yolun başarısının garantisi de bu nedenle olmayacaktır. Amaç, “yola çık” der eylemli politikacıya, yola çık ki önüne çıkacak, seni yönlendirecek engelleri aşabilesin. Belki de bu koşullar yalnızca engel değil, harekete geçirici ya da hareketi güçlendirici koşullardır, öngörmeye çalış ve sınırlandıran, engelleme........

© Birgün