Beklemeye, anlamaya, anlatmaya değer…
Bu yıl da binlerce kuşun, memelinin, su canlısının kâbusu olan parlak fişeklerimiz ve sentetik neşemizle yeni yılı karşıladık. Yine görgüsüz ve gürültücüydük. Gezegenini çöplüğe çeviren asalak bir tür olduk çıktık. Hız çağında hantallaştık. Haz çağında mutsuzlaştık. Gözlerimiz görüntüden görüntüye atlarken geride kalan duyularımızı itinayla körelttik. Çocuk olamadan büyümüşlerin, göğe bakmadan yürümüşlerin, dile gelemeden susmuşların, iliğine dek yalnızların dünyasını yarattık. Mekanlarda ve beşerî temaslarda zamanın izlerini sürmek öyle kolay değil artık. Neyse ki umut keskin. Sabır ise mükâfat. Hangi kilometresindeysek ömrün, kaçıncı katmanına yerleştiysek zamanın beklemeye, anlamaya, anlatmaya değer diyor edebiyat!
∗∗∗
BEKLEMEYE DEĞER, “bir yavaşlama kitabı.” Hayattaki güzelliklerin nasıl zaman aldığını keşfetmek isteyenlere bir dakikadan yüz yıllara uzanan, mucizesi içinde saklı örnekler sunuyor. Güneş ışığının dünyaya ulaştığı, peçeli baykuşun avını yakaladığı, bal küpü karıncasının yemeğini topladığı, Afrika filinin yaşlandığı, insanın ömrünü tamamladığı, mercan kayalığının şekillendiği zaman hiç aynı olur........
© Birgün
