Karanlıkla mücadele boynumuzun borcu
José Alberto “Pepe” Mujica Cordano’nun anısına
ABD’nin arka bahçelerinden biri olarak anılan Haiti çok uzun zamandır belini nedense doğrultamamış bir diyar. Bitmez tükenmez siyasal çalkantılar bir yana, deprem, kolera, derken son zamanlarda silahlı çeteler memleketi kaosa sürüklemiş vaziyette.
Fakat sanatın gücünü benliklerinde hissedenler, bazen canları pahasına da olsa tiyatro performanslarıyla şifa peşinde koşmaya devam ediyorlar.
Başkent Port-au-Prince’in yemyeşil tepelerinin birinde konuşlanmış kültür merkezi onlar için bir sığınak, bir yuva, bir kale vazifesi görüyor. Mümkün olduğunca korunaklı kapısında silahlı nöbetçiler görev alıyor; kentin muhtelif köşelerinden kâh dumanlar yükseliyor, kâh silahlı çatışma sesleri geliyor.
"Ne pahasına olursa olsun (Koutkekout/At all costs)" adlı belgesel bizi olağanüstü enerjilere sahip performans sanatçılarının dünyasına layıkıyla dahil ediyor.
Yönetmenliğini Joseph Hillel’in üstlendiği 2024 Canada, Haiti ortak yapımı 84 dakikalık belgesel dünya prömiyerini IDFA’da gerçekleştirdikten sonra RIDM’de de seyirciyle buluşmuştu.
Arada sırada ümitsizliğe kapılsalar da kahramanlarımız kabiliyetlerine dört elle sarılıyor ve tüm imkânsızlıklarına rağmen sanatın direnişteki payını tenimizde hissetmemizi mümkün kılıyorlar.
ABD stili “uyuşturucuyla savaş” (war on drugs) politikasıyla Filipinler’i allak bullak etmiş olan Rodrigo Duterte‘nin, insanlığa karşı işlenmiş suçlardan dolayı halen Lahey’de tutukluluğu sürse de memleketlileri onu geçtiğimiz günlerde Davao kenti belediye başkanlığına seçmiş.
Fakat enformasyon savaşları, tarihî hakikatleri çarpıtma ve hafızayı silme faaliyetlerinin mevzubahis adalar diyarında çok daha vahim neticelere yol açtığı rahatlıkla söylenebilir. Ülkenin karanlık mazisinde imzası olan Ferdinand Marcos diktatörlüğünün izleri hâlâ silinmediği halde babasının mirasını devralmaktan pek utanmayan oğlu Bongbong memleketin başında.
Kıyasıya mücadeleyle geçen seçim kampanyasında esas rakibi avukat kökenli siyasetçi Leni Robrido kadın olduğu için sık sık aşağılanıp bilhassa cinsel kimliğine yönelik hakaretleri sineye çekmek zorunda kalmış ama üslubunu bozmamış olgun bir kişiliğe sahip.
Kadın yönetmen Ramona S.Diaz’ın elinden çıkma Ve böylece başlıyor (And so it begins) adlı belgesel gittikçe çirkefleşen politik arenaların birine balıklama atlamamızı sağlıyor. Sundance, Selanik Belgesel, CPH:DOX, Sonoma, VC, DOK.fest Münih, Dokufest, Jeonju ve daha birçok festivale katılmış olan ABD, Filipinler ortak yapımı 113 dakikalık belgesel kadın kahramanımızı mümkün olduğunca yakından tanımamıza imkân sağlıyor.
Basının baskı altında tutulduğunu da bize layıkıyla hatırlatan tecrübeli sinemacı Diaz daha önce teferruatıyla aktardığı gazeteci Maria Ressa vakasını da tekrar karşımıza çıkarıyor. Bir halk hareketine dönüşmüş olan Leni Robrido’nun siyasi kariyeri şimdilik yavaşlamış olsa da tercihini daima hürriyet ve demokrasiden yana kullanan Ressa’nın desteğiyle de istikbale ümitle bakmamız halen mümkün.
ABD başkanı Donald Trump’ın Covid-19 sırasındaki vurdumduymaz tavrından dolayı mı bilinmez, memleketteki ölüm vakaları 1 milyonu aşmıştı. Düşman olarak belletilmek istenen memleketlerden Çin bayağı ifadelerle şeytanlaştırılmış, en çok da bilim insanları hedef alınmıştı.
Uzun zamandır sürdürülmekte olan ve ayrı bir pandemi olarak gezegeni sarmış olan üniversite düşmanlığı yetmezmiş gibi hakikatlerin peşindeki bilimsel kurumların da çoktandır topun ağzında olduğu malum.
Mevzuyla yakından ilgilenmiş olan EcoHealth Alliance adlı sivil toplum kuruluşunun başındaki Peter Daszak hakkında “günah keçisi” desek yeridir. Wuhan Viroloji Enstitüsünden Dr. Zhengli Shi ve ayrıca Dr. Linfa Wang ile işbirlikleri yüzünden kolay bir hedef haline gelen ve ABD siyasi arenasının her kesiminin gazabına uğrayan Daszak, katmerlenmiş kaotik süreç sırasında ağzıyla kuş tutsa da kimselere yaranamıyor.
Yönetmen, prodüktör, senaryo yazarı ve montaj hanelerinde adını gördüğümüz Christian Frei tarafından kotarılmış Töhmet (Blame) belgeseli, yeryüzü halklarının manipülasyona açık olması için yapılabilenlere ışık tutuyor. Geçenlerde düzenlenmiş Vision du Réel’de dünya prömiyeri gerçekleştirilmiş olan 123 dakikalık İsviçre yapımı belgesel bilhassa kriz anlarında politikacıların popülist söylemlerden nasıl nemalandığını bir kez daha ispatlıyor.
SARS krizi zamanından beri yarasalarla yakın irtibatta olan kahramanlarımız bilimsel sonuçların aceleye gelmediğini, tatmin edici neticelerin yıllar süren dirayetli çalışmalar sayesinde ortaya çıktığını belirtiyorlar.
Oysa sansasyonel basını da alet ederek ancak popüler sloganlar üretebilen çoğu dünya lideri bilimsel doğruları yok sayarak, hatta harcayarak panik anlarından........
© Bianet
