menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sapanca'da gelecek tehlikede

23 1
05.09.2025

Uzuntarla’dan Eşme’ye kadar olan kıyı şeridinde eğlence ve bağrışma nidaları yerine sessizliğe bırakmıştı. “Göle girmek tehlikeli ve yasaktır” tabelasını umursamadan iskelelerden atlayan çocuklar yoktu. Dahası iskeleler artık suyla buluşmuyordu.

Kayıklar kıyıda değil sanki gölün ortasındaydı. Balıkların üreme noktaları olan sazlıkların su ile bağlantısı kalmamış hattı bazı yerler yanmış ya da kasıtlı olarak yakılmıştı. Dalga sesleri artık kıyıya vurmuyordu.

Sapanca Gölü son yılların en kurak dönemini yaşıyor. Öyle ki su bazı noktalarda 50 metreden fazla çekilmiş durumda. Bir zamanlar uzak gelen gölün iki yakası artık iki kulaçla erişilebilirmiş hissi uyandırıyor.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi’ne göre göldeki su seviyesi 29,80 metreye kadar geriledi. Bu açıklama yapıldığında tarih 6 Ağustos’tu.

Belediye park-bahçe ve tarımda içme suyu kullanımı ile turistik yerlerde havuzların doldurulmasının yasaklanmasını içeren bir acil eylem planı hazırladı. Ancak plan devreye alınmadı, belediye de yurttaşlara suyu tasarruflu kullanma çağrısı yapmakla yetindi.

Bugün Sapanca Gölü Sakarya ve Kocaeli’nin büyük bir kısmına hayat veriyor. Fakat artık gelecek tehlikede.

Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu Yiğit, Sapanca Gölü için acil önlem alınması gerektiğini söylüyor.

Geçtiğimiz haftalarda SASKİ, Sapanca’daki su miktarının ‘kritik’ seviyenin altına düştüğünü bildiren bir açıklama yaptı. “Kritik seviye nedir, ne anlam taşıyor” diye sorarak başlamak istiyorum…

Bir su kaynağının kullanılabilirliği, daha doğrusu ekolojik, ekonomik ve hidrolojik anlamda kullanılabilirliğinin en alt limit seviyesini gösteriyor.

Yani insanlar genellikle kritik seviyenin Marmara ve Akşehir Gölü gibi tamamen kurumasıyla eşdeğer olduğunu düşünüyorlar ama öyle bir şey değil. Su kaynağının özellikle de içme suyu kaynaklarının kullanılabilirlik seviyesi önemli.

Kritik seviyenin ardından su kaynağının ötrofik hale gelmesi ya da bataklığa dönüşmeye başlaması söz konusu olabilir. Böyle olmasa bile sürdürülebilirliği ortadan kalkar.

Bir havzanın içerisindeki su kaynağının beslenme alanları, limitleri vardır. Bu beslenmeyi azalttığınız zaman zaten su kaynağı azalmaya başlar ve kullanımı ortadan kalkar. Dolayısıyla 'kritik seviye' aslında bu kullanılabilirliğinin en alt seviyesi olarak açıklanabilir.

Sapanca’da su seviyenin bu kadar düşme nedeni iklim değişikliği ve küresel ısıtma mı yoksa bilinçsiz su kullanımı mı?

Su kaynaklarında problemler ya da su kıtlığı söz konusu olduğu zaman en büyük suçlu küresel ısınma ya da bunun yarattığı iklim değişiklikleri gösteriliyor. “Yağmur yağmadı, yağınca her şey düzelecek” deniliyor. Halen bugün bile birçok yetkili, bu konuda sorumlu olan insanlar bu şekilde cevaplar verebiliyorlar: “Yağmur yağdığı zaman her şey düzelecek...” Ama mesele keşke o kadar basit olsaydı.

Zaten yarı kurak bir bölgedeyiz. Ancak bugün kuraklık sıklıkların artması, yağışların azalması, buharlaşmanın artması gibi problemlerle karşı karşıyayız. İklim değişimleri ve küresel ısınma bunda etkili. Bunun sonucunda da 'suyun kullanılabilirliği' azalıyor.

Bakın su azalmıyor. Suyun kullanılabilirliği azalıyor. Çünkü suyun belli bir miktarı var ve aynı döngü içerisinde devam ediyor milyonlarca yıldır. Su bir yere kaçmıyor. Biz onun kullanılabilirliğini azaltıyoruz.

Küresel ısınma ve iklim değişikliği bir müsebbipse onu yaratan da biziz bu arada. Yani bugün dünyanın ısınmasını sağlayan bizim yaptıklarımız. O yüzden dönüyoruz, dolaşıyoruz insansa geliyoruz.

İnsanın yanlış faaliyetleri ve dünyadaki bütün kaynakların bizim kullanımımıza tahsis edildiğini düşünmemizden kaynaklanıyor biraz da.

Sanayide, tarımsal sulamada, evsel kullanımda yapılan hatalar sanki su kaynakları hiç bitmeyecekmiş gibi sürekli kullanımın devam etmesi, bugün su kaynaklarını getirdiğimiz durumu bize izah ettiriyor. Aynı Sapanca Gölü’ne yaptığımız gibi.

Su fabrikaları, dolum tesisleri ve sanayiye verilen suyun göl seviyesine etkisi ne boyutta?

Bir içme suyu kaynağından alınacak olan suyun hangi amaçla kullanıldığı son derece önemli. Sanayide su kullanımı elbette ki gerekiyor. Ama öncelikli olarak içme suyu kaynağı söz konusu olduğunda birinci derecede insan hakkı olarak değerlendirmek gerekiyor bu kaynakları.

Sanayide kullanılabilecek suyun kalitesi daha düşük olabilir. Üstelik sanayide gerekli yatırımlar gerçekleştirilerek geri........

© Bianet