menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İstatistikleri gizleyen Adalet Bakanlığı ifade özgürlüğünü ihlal etti

8 1
06.11.2025

Anayasa Mahkemesi (AYM), akademisyen Yaman Akdeniz'in Adalet Bakanlığı'ndan talep ettiği ‘Cumhurbaşkanına hakaret (TCK 299)’ ve ‘Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (TCK 301)’ suçlamasına ilişkin soruşturma ve kovuşturma izin istatistiklerinin verilmemesi üzerine yaptığı bireysel başvuruyu karara bağladı.

AYM, bilgi edinme hakkıyla ilintili olarak Akdeniz’in Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verdi.

Akdeniz, 2019’da Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) üzerinden Adalet Bakanlığı’ndan 2014-2018 yılları arasındaki Cumhurbaşkanına hakaret ve Türklüğe hakarete ilişkin izin istatistiklerini istedi.

Ancak bakanlığa bağlı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ve ardından Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü bu talebi, "ayrı veya özel bir çalışma gerektirdiği" gerekçesiyle reddetti.

Akdeniz daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Kamu Denetçiliği Kurumuna başvuruda bulundu. Kurum 24 Ağustos 2020’de talep edilen verilerin 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında temini mümkün görülen bilgi/belgelerden olduğu yönünde karar verdi.

Başvurusunun etkin, süratli ve doğru sonuçlandırılması amacıyla gerekli idari ve teknik tedbirlerin alınması ve yapılacak çalışma sonucunda talebin yeniden değerlendirilmesi yönünden Adalet Bakanlığına tavsiyede bulunulması hükmetti.

Ancak Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Akdeniz’in karar üzerine yaptığı başvuruya karşı verileri vermedi. Akdeniz de karar üzerine dava açtı. Ankara 23. İdare Mahkemesi davayı reddederken dosya istinaftan döndü. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi 14 Ekim 2021’de davanın kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline kesin olarak karar verdi.

Akdeniz, kesinleşmiş yargı kararına dayanarak 15 Kasım 2021’de bilgi edinme talebiyle Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne başvurdu. Ancak bir kez daha talebi karşılık görmedi.

Bunun üzerine de Akdeniz Ocak 2021’de Anayasa Mahkemesi’ne gitti. Başvurusunda “bilgi edinme talebinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında olduğunu, sosyal ve hukuki olarak kamuyu yakından ilgilendiren bir konuyla ilgili güçlü bir tartışma yaratacak nitelikte bilgi edinme başvurusunda bulunduğunu ve kamunun gözetleyicisi olarak hareket ettiğini” belirtti.

Bir an için bilgi edinme talebine konu verilerin derlenmesinin ayrı ve özel bir çalışma gerektireceği kabul edilse bile, söz konusu bilgilerin açıklanmasıyla sağlanan şeffaflığın getireceği kamu yararının, bu bilgilerin derlenmesinin gerektireceği kamu külfetine üstün tutulması gerektiğini ifade etti.

AYM başvuruyu 7 Temmuz 2025’te görüştü. Bilgi edinme hakkının kapsamı itibarıyla çoğu temel hak ve özgürlük ile bağlantılı olduğunu belirten AYM, yine bilgi edinme hakkının yönetilenlerin yönetenleri denetleyebilmesinin, dolayısıyla hukukun üstünlüğünün sağlanabilmesinin çok önemli bir aracı olarak işlev gördüğünü aktardı.

AYM, bilgi edinme hakkının devletin demokratik niteliğinin geliştirilmesi ve bireyin temel hak ve özgürlüklerinin korunması hususlarında önemli bir rol oynadığından demokratik hukuk devletinde vazgeçilmez bir hak niteliği olduğunu savundu. Karara şu notu düştü:

“İfade özgürlüğünün ön koşulu olan haber, düşünce ve bilgilerin serbestçe araştırılması, elde edilmesi ve öğrenilmesinin haber ve bilgi kaynaklarının erişilebilir olmasına bağlı olduğu unutulmamalıdır. Bireyler çeşitli yollarla elde ettikleri bilgiler sayesinde düşüncelerini oluşturma sürecine girer. Devlet, kamu düzeni içinde sahip olduğu konumu ve bireylerle arasında kurduğu ilişkideki üstünlüğü nedeniyle ilk elden, ham ve çarpıtılmamış bilginin elde edilebileceği temel bir kaynak konumunda olduğundan objektif bilgiye erişimin çoğu zaman resmî makamların elinde bulunan bilgi ve belgelerin ulaşılabilir olması ile mümkün olabileceği açıktır. Bu anlamda bilgi edinme hakkı, ifade özgürlüğünün gerçekleşmesine hizmet eder…”

Bilgi edinme hakkının demokratik hukuk devletinde vazgeçilmez bir hak niteliği olduğunu belirten AYM kararında şöyle dedi:

“Somut olayda başvurucunun Türk Ceza Kanunu kapsamındaki belirli suç türlerine ilişkin bilgi edinme talebinin kesinleşmiş yargı kararı da bulunmasına rağmen karşılanmadığı görülmektedir. Dolayısıyla kesin nitelikteki bir yargı kararıyla devlete bilgi verme yükümlülüğü yüklenmesine karşın söz konusu talebin reddedilmesi nedeniyle Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğüne bir müdahalede bulunulmuştur.

Talep edilen bilginin niteliği incelendiğinde; kamu yararını ilgilendiren bir mesele olduğu; nitekim 5237 sayılı Kanun'un 299. ve 301. maddelerinde düzenlenen suçların aslen ifade özgürlüğünü yakından ilgilendiren unsurlar barındırdığı ve her daim güncelliğini koruduğu yadsınamaz bir gerçektir. Üstelik söz konusu bilgilerin -başvurucunun kamu nezdindeki rolü de gözönüne alındığında- doğru verilerle kamuoyunda paylaşılması dezenformasyonla mücadele noktasında da önemli bir işlev görecektir.

Daha önce de belirtildiği gibi Anayasa'nın 26. maddesinin kişilere resmî makamlarca tutulan bilgiye ulaşma şeklinde genel bir hak........

© Bianet