Sosyal medya babanızın çiftliği miydi?
Bunun böyle olacağını birçok kişi gibi biz de ta Kovid-19 günlerindeki bir yazımızda belirtmiştik. Kovid-19 küresel salgını gelecek ve geçecek, aşısı bulunup halledilecek demiştik. Ama, bu sosyal medya denilen salgının daha yeni başladığını ve öyle kolaylıkla aşısının da bulunmayacağını ve başımıza büyük belalar getireceğini söylemiştik. Özellikle de devletin bu konuda erkenden önlem almasını ve çare bulmasının gerekliliğine dikkat çekmiştik.
Şimdi Venezuela’dan Endonezya’ya; Türkiye’den Nepal’e, sosyal medya canavarı, sanki aynı merkezden düğmeye basılmış gibi, ortalığı yangın yerine çevirmiş durumda.
Bu sonuca hayret etmek gerekir mi? Elbette gerekmez. Ama vizyonerlik problemi olan dünya insanlığı, kendilerine “bedava” sunulan bu “elmalı şekeri” büyük bir zevkle yalayıp tüketirken, içindeki zehirin farkına bile varmadı. Ve böylece nurtopu gibi bir “insanlık problemi” halinde, önümüze yığıldı şimdilerde. Haydi kolay gelsin hepimize!
Batı’nın think tankları, Sovyetleri Gorbaçov eli ile öldürdükten sonra, 10 bin senelik insanlık tarihinde, egemen sınıfların ellerine geçirdikleri en önemli “mutlak egemenlik” fırsatının farkına vardılar. Ve hemen Amazon’un yağmur ormanlarından, Sibirya’nın buz tutmuş vadilerine kadar her yeri etkileri altına almak için, milyar dolarlık faaliyetlere giriştiler.
Birdenbire, Mark Zuckerberg adındaki “masum görünüşlü” genç çocuktan, Facebook icatçısı yarattılar. Aynı günlerde, başka “masum görünüşlü ve yakışıklı” genç icatçılar, birdenbire beyinleri açılmış gibi kulaklara çok pozitif gelen adı ile “sosyal medya” yaratıcısı oldular. Tüm bu faaliyetlerin ve icatların en temel özelliği ise, kullanıcılara ait akla gelebilecek en detaylı bilgiyi “veri bankaları” halinde biriktirmek........
© Aydınlık
