Heinrich Böll – kendini insan haklarına adamış bir aydın
16 Temmuz 2025 Alman edebiyatının en önemli yazarlarından Heinrich Böll’ün ölümünün 40. yılı
Savaş sonrası Almanyası’nın çıkardığı edebiyatçılardan belki de en ünlüsü olan Heinrich Böll 1917 yılında Köln’de bir heykeltıraşın oğlu olarak dünyaya geldi. Gençliğinde kitapçılık yaptı, Alman edebiyatı öğrenimi gördü ve II. Dünya Savaşı’nın ardından yazdığı: “Wanderer kommst du nach Spa?” öyküsüyle ünlendi. Savaşları eleştiren ilk romanı “Wo wardst du Adam” ile 1951 yılında “Gruppe 47” ödülünü kazandı. Böll’ün öykü ve romanlarının yanı sıra sayısız televizyon oyunu, çeviri ve makaleleri de vardır. “Ein Schluck Erde” ilk tiyatro eseridir.
20. yüzyıl Alman edebiyatının en önemli yazarlardan biri kabul edilen Heinrich Böll yapıtlarında gerçek hayatı, gerçek insanlığı, toplumsal eleştiriyi, toplumculuğu yansıtırken temiz ve yalın bir dil kullanır. Onun Almanya’dan çok dış ülkelerde sevilip tutulmasının nedenleri bunlardır. Birkaç yıl üst üste Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilmesinin ardından 1972 yılında bu ödüle kavuşmuştur. O günden sonra okurları hızla artan Böll’ün kitapları kısa sürede kendi neslinden hiçbir yazarın ulaşamadığı tirajlarda satmıştır.
Heinrich Böll’ün "Palyaço" romanı (CAN Yayınları. Türkçeye çeviren: Ahmet Arpad) bir “ben” anlatımıdır. Bu başyapıt ikiyüzlülük ve toplumsal geleneklerle dolu savaş sonrası Alman toplumunda başarısızlığın eşiğinde olan genç palyaço Hans Schnier'in yaşam öyküsünü anlatıyor. ‘Palyaço’ acı gerçekleri söyleyen biridir. Donuk beyaz makyajlı bir yüz, birkaç siyah çizgi ve boş gözler. Palyaço tüm kişiliğini, arzularını, ümitlerini ve acılarını bu pudralı yüzün arkasına gizliyor. Böll, bir palyaçonun maskesi ardında en büyük gerçekleri söylüyor.
1963 yılında çıkan “Palyaço” sinemaya da uygulanmış en önemli Böll romanlarından biri. O Katolik çevrenin “kültürlü” kişilerinin suratına gerçekleri haykırıyor. Bir aşkın gerçekleri ile Katolik topluluğun ahlak ve hayat anlayışı romanın ana konusu. “Palyaço” Böll’ün modern Alman edebiyatının en güzel, en güçlü ve en duygulu aşk hikâyesini dile getiren yapıtlarından biri. Yazar bu romanında Katoliklere ve bütün Hıristiyanlara karşıdır. Okur, palyaçonun topluluğun ortasında kaldığını, makyajının kuruyup dökülmeye başladığını, boş gözlerinin korku, mutluluk, istek ve özleyişle dolduğunu ve atlıkarıncanın gitgide hızlandığını görüyor. Kilise evliliğine karşı çıktığı için kendisini terk eden sevgilisi Marie'den ayrıldıktan sonra Hans alkole bağımlı biri olur ve toplumdan dışlanır. Roman, Katolisizm’in çifte standartlarının ve kilisenin toplumsal yaşam üzerindeki etkisinin bir eleştirisi. Böll okura eski Nazilerin ve kilisenin egemen olduğu bir toplumu anlatıyor.
“Palyaço“ 1963 yılında yayınlandığında Almanya’da büyük tartışmalara yol açmış, Heinrich Böll din karşıtı olmakla suçlanmıştı. Oysa o “Palyaço”da İkinci Dünya Savaşı sonrası burjuva toplumunun dar kafalılığı ve çarpık ahlakı........
© Aydınlık
