Bir ülkeyi yaşanılır kılan adalet ve özgürlüktür!
Türkiye saplanıp kaldığı adaletsizlik, baskı, şiddet, yolsuzluk ve yoksulluk doğuran bu rejimin yarattığı bataklıktan kurtulabilecek mi? Mecburi istikametin rejimden en çok mağdur olmuş, mücadele ve direnme azmiyle siyasi bilinç düzeyi yükselmiş Kürtlerle yeni bir inşaadan, yenilenmiş bir toplumsal sözleşmeden geçtiği açık.
Herkes bakımından hak ve özgürlükleri yeni bir toplumsal sözleşmede güvence altına almak, devleti bu amacı gerçekleştirecek her türlü etnik kimliğe, dine ve inanca eşit mesafede duran teknik bir aygıt olarak düzenlemek bakımından bireylerin ve toplumu oluşturan kesimlerin anayasa inşa sürecinde fikirlerini belirtmeleri başlangıç noktası olmalı.
Anayasanın toplum içindeki farklı kesimlerin barış içinde hak ve özgürlüklerden eşit olarak yararlanabilmelerinin ilkelerini müzakere süreciyle, toplumsal mutabakat sonucu belirledikleri bir metin olması önemli.
Toplum içindeki grup ve bireylerin, kendileri dışında kalanların hak ve özgürlükleri tanınmadan özgür olamayacaklarını anlamaları da bu sürece katkı sunacak. Boş sayfa (tabula rasa), geniş katılım, müzakere-uzlaşı çabası, intikam ve öfke duygularının aşılacağı heyecanlı, umutlu bir süreç.
İspanya’nın Franco dönemindeki faşist politikalarla büyüyen Katalan ve Bask meselesini 1978 Anayasası üzerinden hangi süreçle aştığı önemli bir örnek.
İspanya, Franco dönemi politikaları sonucu kutuplaşmış bir toplum haline gelmişti. Bu konuda “eşit aktörlerin özgür bir biçimde konsensüsle temel kararlarını alamadığı toplum kutuplaşmış toplumdur.” tanımı kabul görmekte.
İspanya anayasanın yapılabilmesini sağlayan demokratikleşme sürecine kadar aktörler eşit etkide değildi. Eşit aktörler, anayasa yapım sürecinde farklı grupların geniş temsilinin sağlandığı kurucu meclis oluşturmakla sağlanmış oldu.
Eşit aktörlerin müzakere sürecinde iradelerini serbestçe ortaya koymalarını sağlayan “özgür ortamın” sağlanması da gerekmekteydi. Bu nedenle özgür ortamda fikirlerini söyleyenlerin hukuk güvenliği altında olması şarttı.
Kral Carlos’un yardıma çağırdığı liberal Adolfo Suarez başbakan olduktan sonra 1977 yılının Haziran ayında seçim yapılacağını açıkladı, hak ve özgürlükleri yasal güvence altına aldı ve en önemlisi demokratikleşmenin yolunu açacak olan hamleyi yaparak siyasi mahkumlara yönelik af ilan etti.
Burada bir parantez açarak durumu Türkiye’de siyasi mahkumlara iktidarın yaklaşımı bakımından irdelemek ve bir uyarıda bulunmak istiyorum.
Medyaya sızdığı kadarıyla öldürme, yağma, hırsızlık, sahtecilik, cinsel tecavüz, uyuşturucu ticareti gibi adi suçları işleyen tutuklu ve hükümlülerin infaz kanununda........
© Artı Gerçek
