Takvim Aralık yaprağına döndü. Henüz yeni yılın kapısını çalmadık ama artık son aydayız. Bir yılın bütün yükünü, bütün hatırasını ve bütün umutlarını sırtında taşıyan bu ay, aslında bir geçiş köprüsü. Ne tam geçmişin içinde ne de tam geleceğin… Aralık, bir ay boyunca bize hem vedayı hem karşılamayı yaşatıyor.

Bu ay, insan ister istemez geriye dönüp bakıyor. Yılın başında koyduğumuz hedefleri hatırlıyoruz; neleri başardık, neleri yarım bıraktık? Aralık, bir hesaplaşma ayı. Ama aynı zamanda eksikleri tamamlama fırsatı. Ertelenmiş işleri bitirmek, yarım kalan sözleri yerine getirmek için belki de son şans. Bu yüzden Aralık, sadece takvimdeki bir ay değil; bir yılın vicdanı, bir yılın muhasebesi.

Ankara’da bu muhasebenin ayrı bir ritmi vardır. Kızılay’ın kalabalığında yürürken, ışıklarla süslenmiş vitrinler insana hem geçmişi hem geleceği düşündürür. Sakarya Caddesi’nde kestane kokusu yükselir, Ulus’ta eski yılın gölgesiyle yeni yılın........

© Anayurt