Bu hafta televizyon ekranlarında malum POS cihazı vurgunu üzerine bir haber kanalına konuşan, akademik kimliğinin yanı sıra “Dijital İletişim Araştırmacısı/ Adli Bilişim Uzmanı” gibi etiketleri sahiplenmiş bir uzmanın aşağı-yukarı şu anlamlara gelen açıklamalarını duydum:
“POS cihazı dolandırıcılığına karşı vatandaşlarımız dikkatli olmalı; fiş ve slip’te yazanlara bakıp kontrol etmeli; fişini mümkünse kaybetmemeli, saklamalı..” vesaire…
O an çalıştığım klavyeden kafamı kaldırıp müstehzi bir gülüşle, “Vatandaş nasıl dikkatli olacak acaba?” diye sesli düşündüm ortalık yerde.
Markette, mağazada ödemesini yapan, yiyip-içtiği restoranda hesabını kapatan, içtiği kahvenin, bindiği taksinin veya aldığı herhangi bir hizmetin tutarını ödemek üzere kartını POS cihazına uzatan birinin, cihazın yazılımını çözme, şifrelenmiş işlem akışını takip etme, mali denetim sistemini test etme ihtimali mi var?

POS cihazı dolandırıcılığına ilişkin bu hafta gündeme düşen İstanbul merkezli son operasyonun rakamları ortada: 47 milyar liralık işlem hacmi, 1,3 milyar lira civarında suç geliri. Onlarca gözaltı, yüzlerce sahte POS, sistemin içinden geçmiş bir kara para trafiği… Oldukça endişe verici. Ama bana göre bundan daha endişe verici olan, bu vaziyette “vatandaş dikkatli olsun, vatandaş uyanık olsun” kabilinden tepki ve uyarılar. Üstelik........

© Anayurt