“Barış Planı” mı, stratejik manevra mı?
ABD’nin yakın zamanda Trump eliyle masaya sürdüğü 20 maddelik “Gazze barış planı”, ilk bakışta diplomatik bir çıkış yolu gibi sunuldu. Ateşkes, rehinelerin salıverilmesi, insani yardımların hızlanması ve geçici yönetim… Planda yer alan neredeyse her bir madde kulaklarımıza tanıdık, vaatler alışıldık. Ancak bu hamle, bölgenin gerçekliğinin farkında olanlarımız için çok daha başka anlamlar, dipnotlar barındırıyor. Politik bir üsttencilikle sunulmuş bu planın sahadaki kanı durdurmaktan çok, Batı’nın bölgesel stratejilerini yeniden dizayn etme gayretinin bir parçası olduğu hissi ağır basıyor.
İsrail’in aynı günlerde Sumud filolarına saldırması, işte bu nedenle sembolik önemde. İnsanî yardım taşıyan gemilere yönelik müdahale, plan diye sunulan sözde “barış” çağrılarının samimiyetini(!) tuzla buz ediyor. Washington “çözüm”den bahsederken, Tel Aviv’in “önlem” adı altında şiddeti sürdürmesi aslında tek gerçeği gösteriyor: Filistin halkı hâlâ, en temel haklarına ulaşmanın bile engellendiği tamamen insanlık dışı bir kuşatmanın içinde!
Hamas’ın Beyaz Saray’dan dayatılan planı “kısmi kabul” edebileceğini söylemesi de bu çelişkinin izdüşümü. Örgüt, varoluşunu ortadan kaldırabilecek maddelere doğal olarak direnç gösteriyor; buna rağmen insani adımlar için sınırlı bir esneklik sunuyor. Ama........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d