Rusya-Ukrayna Savaşı'nda 4. yıla girerken: Çatışmayı değil çözümü büyütmek
Kırıkkale Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Merve Suna Özel Özcan, Trump'ın “28 maddelik barış planı” etrafında Witkoff’un Rusya ziyaretinin perde arkasını AA Analiz için kaleme aldı.
***
Trump yönetiminin hazırladığı ve daha sonra 19 maddeye indirilen “28 maddelik barış planı”, yüzeyde bir “savaşı durdurma girişimi” gibi sunulsa da, aslında Ukrayna’nın egemenlik kapasitesini ortadan kaldıran, Rusya’nın jeopolitik hedeflerini meşrulaştıran ve küresel güvenlik mimarisini kökten dönüştüren bir taslak görünümünde. Bu planın çerçevesi, yalnızca Ukrayna için değil, Avrupa-Atlantik düzeni, Karadeniz güvenliği ve Kafkasya hattı için de jeopolitk düzen değiştirici bir nitelikte.
Planın en kritik maddeleri, Kırım’ın resmen “Rusya Federasyonu’nun ayrılmaz parçası” olarak kabul edilmesini ve Donetsk–Luhansk başta olmak üzere işgal altındaki bölgelerin statüsünün Ukrayna aleyhine tanımlanmasını içeriyor. Bu, 1994 Budapeşte Memorandumu’nun ruhunu tamamen yok saymakla kalmıyor; uluslararası hukukta “egemen bir devletin toprak bütünlüğünün pazarlık unsuru hâline getirilmesi” gibi son derece tehlikeli bir emsal yaratıyor. Peki ama bugün gelinen süreç içinde Rusya-Ukrayna Savaşı, tarihsel travmaların kendini gösterdiği derin, kökleşmiş sorunların çözümü odaklı bir barış planına mı sahip; yoksa konjonktürel bir yüzey onarımına mı? Çünkü görünen, kısa süreli çözümlerin daha da fazla sorun yaratacağı bir alt metin sunmakta. ABD Başkanı Donald Trump'ın Nobel Barış Ödülü tutkusu ve tüccar yaklaşımı, sahanın gerçekleri ile ne kadar örtüşüyor?"
Trump’ın ortaya koyduğu 28 maddelik barış planının bir taslak olduğu dile getirilmiş olsa da, aslında bunun Rusya’nın küresel sisteme yeniden entegre edilmesi anlamına geldiğini söylemek mümkün. Plan; dondurulmuş Rus varlıklarının ortak bir fona aktarılması, Rus enerji kaynaklarının yeniden küresel pazara açılması, G8’e dönüş gibi kritik maddeler içeriyor. Bu nedenle söz konusu çerçeve, barış adı altında yeni bir ekonomik düzen kurma girişimi niteliği taşıyor. Ayrıca, planın revize edilen bölümlerinde bile, Avrupa’nın en büyük nükleer tesisi olan Zaporijya Nükleer Santrali’nin Rusya ve Ukrayna arasında “yarı yarıya kontrol” modeline geçmesi öneriliyor. Bu, hem enerji güvenliği hem de nükleer güvenlik normları açısından son derece riskli bir düzenleme olarak okunabilir. Bu düzenlemeyle birlikte Rusya, Donbass ve Kırım’ın geleceğini tartışmaya açmadan bir de Zaporijya Nükleer Santrali’nin “ortak yönetim” modeli ekseninde Avrupa açısından hem nükleer güvenlik hem enerji arz güvenliği bakımından elini güçlendirecek bir alan ortaya çıkarabilir.
Nitekim Avrupa tarafının yoğun tepkisi üzerine, Cenevre’de iki günlük diplomatik mesai sonucunda madde sayısı 19’a indirilmiştir. Ancak 19 maddelik plana geçilmiş olması teknik açıdan bir “ilerleme” gibi sunulsa da, gerçekte Ukrayna’nın egemenliğinin parantez içine alınarak belirsizleştirilmesi anlamına gelmektedir. Bu açıdan toprak bütünlüğü, NATO üyeliği ve güvenlik garantileri gibi Ukrayna’nın geleceğini belirleyecek temel başlıklar, Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin........





















Toi Staff
Gideon Levy
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein