Siyasette topuklu (topuklayan) efe krizi!
Tarih boyunca devlet yönetiminde seçkinler sınıfı her zaman olmuştur. Bu seçkin sınıf genellikle asiller(zenginler), bürokratlar ve saray erkanıdır. Günümüzde cumhuriyet ve demokrasi değerlerinin benimsenmesi adına halkın iradesi esas alınıyor görüntüsü verilmekle birlikte, siyasetçiler ve bürokratlar seçkinler sınıfını oluşturmaya devam etmektedir. Zira siyasi alandaki bu değişim, toplumların çıkarını korumak yerine mutlu bir azınlığa hizmet eder hale getirilmiştir.
Yeni Türkiye’de ise seçkinler grubu, servet ve iktidarın güç birliği ile oluşmuştur. Yani iktidar; devlet mekanizmalarını kendi faydasına olacak şekilde dönüştürmüş, varlıklı kişilerin siyasette etkin rol oynaması ile yozlaşma sürecini başlatmıştır. Halbuki toplumdan alınan yetki, halkın huzur ve refahının sağlanması içindir.
Çıkar gruplarının ve paranın siyasette etkin ve yönlendirici olması, kamu kaynaklarının eşit bir şekilde topluma dağıtılmasını engellemekte, devlet imkân ve kaynaklarının belli ellerde toplanmasına, yani sermaye aktarımına neden olmaktadır.
Para ve güç sahipleri, siyaseti kontrol etmek için siyasi kampanyaları boşuna finanse etmezler. Ne mi isterler? Kendilerine hizmet edecek politikalar ve yasalar talep ederler. Bu yalın gerçek, iktidar ve muhalefet partileri için geçerli bir olgudur.
Siyasetçilerin kişisel çıkarlarını halkın önceliklerinin önüne koyması ülkemizin en önemli sorunlarından birisidir. Kamu gücünü kullanan hırslı ve aç gözlü (muhteris) siyasetçiler; sadece servet kazanmakla yetinmezler, bu serveti daha fazla siyasi güç kazanmak için pervasızca kullanırlar. İşte bu anlayış, siyaset kurumunun yozlaşmasına ve çürümesine neden olur.
Peki halk, bu tür siyasetçilere neden pirim verir? Çünkü bu tür siyasetçiler halkın gerçekleri yerine duygularına seslenir. Onların inanç ve........
© Akdeniz Gerçek
