menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Liyakat Diye Başladık, Liyakatsizlikle Yol Aldık

19 0
30.07.2025

Ne kadar da çok konuştuk...

Adeta ağzımıza sakız gibi yapışmıştı "liyakat" kelimesi. Sürekli şişirdik, patlattık. Şişirdik, patlattık... Ne kadar da mutluyduk.

Her işimizi liyakatle yapacak, işleri ehliyetli ellere teslim edecektik. Zira toplumun kokuşmuşluğunu, değerlerin yerle bir edilişini ancak bu şekilde durdurabilecektik.

Toplumun temel dinamiklerini yeniden inşa edecek, Osmanlı’nın, ecdadımızın altı asır boyunca sürdürdüğü devlet nizamını bugünün dünyasına taşıyarak "Yeni Osmanlı"nın dirilişine öncülük edecektik.

Ne güzel beyanatlar veriliyordu, ne etkileyici basın açıklamaları yapılıyordu. İçimizde yeşeren ümitlerle, “Ümitvar olunuz!” nidasını sinemizi yırtırcasına söylemek istiyorduk.

Lakin...

Heyhat...

Olmadı.

Yapamadık.

Hepimiz biliyoruz ki, toplumların ve milletlerin yükselişinde ve çöküşünde belirleyici unsurlardan biri liyakattir. Bir toplumu güçlü ve adil kılan şey, sorumlulukların ehil kişilere verilmesidir.

Kur’an-ı Kerim bu konuda açık bir çağrıda bulunur:

“Şüphesiz Allah, size emanetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emreder…” (Nisâ, 4/58)

Bu ilahi mesaj, hem bireysel hem toplumsal düzeyde adaletin sağlanması için temel bir ilkedir.

Peki........

© Akasyam