menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gölgenin Altındaki İnsan

14 0
20.11.2025

Ben öğretmenlik öğrencisiyim; ama bu kelime benim ağzımda hep yabancı bir tat bırakıyor.

Sanki biri önümde bir meslek listesi açmış da, ben parmağımı rastgele bir satıra koymuşum gibi.

Okul var, dersler var, hocalar var… ama ben yokum.

Varlığım derslerde yoklama kâğıdında bir “çizik”, hayatta ise başkalarının yazdığı bir “dipnot” kadar bile yer kaplamıyor.

Gidip gitmemem fark etmiyor; zira insan kendi hayatından yoksa gittiği yerlerde de yoktur.

Asıl ağır olan okul değil; asıl ağır olan işin uzun, sessiz, soğuk koridorlarında sürünen bir gölge gibi yaşamak.

Her sabah elimde paspas, içimde boşluk, yüzümde hiçbir anlam…

Merdivenleri silerken bile kendimi değil, başkalarının kirli ayak izlerini temizliyorum.

Sanki hayat şöyle fısıldıyor bana:

“Kendi hayatını arındıramadın, bari başkalarının ardında bıraktığı tozu sil.”

Aslında bu fısıltı bir kader ilanı gibi:

“Kaderim kir, elim iz; ben varım ama ıssız.”

Öğretmenliği ben seçmedim, temizlik işini ben seçmedim,

Hatta bazı günler kendimi bile ben seçmedim gibi geliyor.

Sanki ben doğmamışım da, varlık denilen şeye rastgele sürüklenmiş bir zerreyim.

Zengin bir ailede büyüdüm; ama zenginlik insanı özgür kılmıyor.

Sadece kafesin demirlerini altından yapıyor.

Ben o kafesin içinde yıllarca parlayan ama hiçbir yere gitmeyen bir ışık gibi durdum.

Körleşmiş bir ışık…

Işığın bile gölge düşürdüğü bir karanlık.

Evimiz büyüktü; ama ruhumun içindeki oda hep dardı.

Pahalı koltuklarda otururken bile içimdeki yerde çömelmiş........

© Akasyam