CHP niye hepimizin “derdi”?
Türkiye’nin gündemi ben kendimi bildim bileli olduğu gibi gene yoğun ve kritik. Ana muhalefet partisi CHP’nin iktidarı alabileceğine dair bir hava oluşmaya başladığı andan itibaren iktidarın, CHP’nin içinden isimleri, partinin iç çelişkilerini de kullanarak, bu ihtimali ortadan kaldırmak için yürüttüğü bir kampanya dört koldan tüm hızıyla devam ediyor. Birkaç belediye seçiminde ve son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde -bir nevi konjonktürel demokratik sorumluluk olduğunu düşünerek- Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermiş olmama rağmen CHP hiçbir zaman “benim partim” olmadı, dolayısıyla CHP’yle eskiden gelen bir siyasi yakınlığım veya sempatim yok. Fakat, şurası açık ki CHP’nin ne olduğu ve nerede olduğu, başına ne geldiği Türkiye’deki demokrasinin geleceği açısından göz ardı edilebilecek bir konu değildir. CHP’nin bir parti, bir kurum olarak tercihleri, söylemi, yaptıkları ve yapmadıkları demokrasinin ilerleyeceğini mi, gerileyeceğini mi belirleyen önemli etkenlerden biri. Böyle bakınca oy versek de vermesek de CHP, hepimizin “derdidir”.
CHP’nin kuşatılma operasyonu, 8 Ekim 2023 tarihinde yapılan İstanbul İl Kongresi'nin iptal edilerek yerine CHP içinden bir kayyım atanmasıyla yeni bir aşamaya geldi. Kuvvetli beklenti, son CHP kurultayının da iptal edilerek Özgür Özel’in başkanlıktan uzaklaştırılacağı yönünde. 18 Ağustos’ta sosyal medyada şöyle yazmıştım:
“Doğrusu 19 Mart operasyonun gerçekleştiği ilk andan itibaren İmamoğlu’nun adaylık şansının kalmadığını düşünüyordum fakat o günden sonra geçen zaman gösterdi ki Özgür Özel de ondan aşağı kalan bir cumhurbaşkanı adayı olmayacak hatta belki daha da iyi bir aday olacak. Bu durumda iktidar açısından İmamoğlu’nu, Özel’i de yanına koymadığı sürece,........
© Agos
