Fark yaratan katma değer
Ekonomist John Maynard Keynes’in o meşhur sözüyle başlayalım:
“Zorluk yeni fikirlerin anlaşılmasında değil, eski fikirlerden uzaklaşılmasında yatmaktadır.”
Bu söz belki de günümüz marka yönetiminin en büyük çıkmazını anlatıyor.
Bugün pazarlamada, inovasyonda ve iş dünyasında herkesin dilinde şu cümle var:
“Yeni bir şey lazım…”
Ancak mesele gerçekten de yeni bir şey bulmak mı?
Belki de değil.
Çünkü çoğu zaman asıl mesele, bildiğimizi sandığımız şeyleri yeniden tartmak.
Ve daha önemlisi, artık işe yaramayan düşünce kalıplarını terk edebilmek.
Birçok marka, yıllar boyunca başarıya ulaşmış stratejilerine öylesine tutunmuş durumda ki, değişen pazar dinamiklerini görmekte zorlanıyor.
Bu yüzden de şu kısır döngüye düşüyorlar;
Benzer ürün.
Benzer fiyat.
Benzer iletişim.
Fakat farklı bir şey söylemiyorlar.
Halbuki günümüz müşterisi sadece ürün ya da fiyat odaklı değil; deneyim, anlam ve değer odaklı düşünüyor.
Tam da burada şu temel gerçeği hatırlamak gerekiyor: Ana mesele ürün ya da hizmetin kendisi değil; o işe katılan katma değerdir.
Peki, bu değer nerede saklı?
Markanın sesinde.
İletişim tarzında.
Müşteriyle kurduğu bağda.
Sunulan deneyimin her anında.
Düşünün;
Bir iPhone alırken sadece bir telefon almıyoruz.
Bir Apple deneyiminin parçası oluyoruz.
Ya da Starbucks.
Kahvenin ötesinde, bir atmosfer, bir ritüel, bir duygu satın........
© 9 Eylül Gazetesi
