menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Arjantin, Türkiye ve 'paleo neoliberal kapitalizm'

7 9
27.09.2025

Üç kez dünya futbol şampiyonu olan son şampiyon Arjantin ile Türkiye’nin tarihsel olarak askeri darbeleri, krizleri ve eşitsizlikleri çok benziyor. Nedeni, kapitalizmin belli bir çerçevesindeki iktisadi müdahale alanı içinde olduklarında saklı. Her ikisi de yarı çevre ve ABD paleo kapitalizmini yönetenler nezdinde muteber. Hep öyle miydi, tartışılır ama tarihselliğe bir göz atalım.

Her iki ülke de yaşadıkları darbelerin ardından, 1980’lerde, dışa kapalı, ithal ikameci büyüme modellerinden uzaklaşarak “neoliberal politikaları” benimsemiştir.

Türkiye: Türkiye’nin siyasi tarihi, askeri darbeler (1960, 1971, 1980) ve koalisyon hükümetleri ile karakterize edilir. 1980 askeri darbesi, neoliberal politikalara geçişi kolaylaştıran bir zemin hazırladı. Darbe sonrası kurulan hükümetler, muhalefetin ve sendikaların direncini kırarak, piyasa reformlarını daha rahat uygulayabildiler. 24 Ocak 1980 kararları, Türkiye ekonomisinde bir dönüm noktası oldu. Turgut Özal liderliğinde başlatılan bu kararlar, piyasa ekonomisine geçişi hızlandırdı. Özelleştirmelerle, ihracata dayalı büyüme, yabancı sermayenin ülkeye girişi ve serbest piyasa mekanizmalarının güçlendirilmesi hedeflendi, ancak, bu süreç aynı zamanda yüksek enflasyon, artan dış borç ve gelir dağılımı eşitsizliği gibi sorunları da beraberinde getirdi. Önce 1994’e ödemeler dengesi krizi, sonra 2001’e hem bankacılık (22 banka batışı) hem de büyük bir devlet maliyesi kriziyle girildi. 2000’li yıllardan itibaren tek parti hükümetlerinin istikrarı, altyapı projeleri ve finansal liberalleşme süreçlerini hızlandırdı, ancak aynı zamanda üretken olmayan alanlara (finans, avm ve inşaat) kayışa neden oldu. Yanlış para politikalarıyla oluşan rant ve düşük reel ücret zemini, iç siyaseti de kaynatarak, enflasyon benzeri iktisadi sorunları tekrar gün yüzüne çıkardı. Bu sefer daha yüksek eşitsiz bir ortama evrildi Türkiye.

Arjantin: Arjantin’in siyasi geçmişi de askeri yönetimler ve sivil yönetimler arasındaki geçişlerle doludur. 1976-1983 askeri cunta dönemi, ekonomik liberalleşmenin ilk adımlarının atıldığı bir dönemdi. 1980’lerin sonu 1990’ların başında, Carlos Menem hükümeti altında kapsamlı bir neoliberal dönüşüm yaşandı. Özelleştirmeler, devletin ekonomideki rolünün azaltılması ve serbest ticaret politikaları bu dönemin temelini oluşturdu. Enflasyonla mücadele için Arjantin Pesosu’nun ABD Doları’na sabitlenmesi gibi radikal adımlar atıldı. Bu durum, Arjantin’in siyasi tarihini, neoliberalizm ile devletçi yaklaşımlar arasında salınan bir sarkaç haline getirdi. Bu politikalar kısa süreli bir istikrar getirse de, finansal krizler ve dış borcun sürdürülemez hale gelmesiyle, tıpkı 1995’deki döviz krizinde olduğu gibi 2001’de büyük bir çöküş yaşandı. 2001’deki ekonomik çöküş, neoliberalizmin halk nezdinde güven kaybetmesine yol açtı ve sonraki hükümetler daha korumacı ve devletçi politikaları denedi. Yüksek enflasyonu düşürme amacıyla seçilen aşırı sağcı Milei’nin “paleo kapitalizmine” uygun sert bütçe programı ve piyasa dostu politikaları, emekçilerin durumunu oldukça zorlaştırdı.

Her iki ülkenin neoliberal deneyimi de benzer sorunları ortaya çıkardı:

•........

© 12punto