menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye'de nüfus kendini yenilemiyor! Doğurganlık hızı tarihin en düşük seviyesinde

8 1
30.05.2025

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı 2024 doğum istatistikleri, ülkenin sessiz bir demografik krizle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu. Toplam doğurganlık hızı 1,48’e geriledi. Bu rakam, Türkiye’nin nüfus yenilenme eşiğinin altına indiğini ve toplumsal yapının hızla yaşlandığını gösteriyor.

Türkiye, uzun yıllar boyunca genç nüfusu ile övünürken, artık yaşlanan toplumlar ligine hızla yaklaşıyor. Dünya genelinde demografik yapılar köklü bir dönüşüm geçiriyor. Doğurganlık oranlarının düşmesi, yaşam süresinin uzaması ve sağlık hizmetlerindeki gelişmeler, yaşlı nüfusun oranını artırırken genç nüfus giderek azalıyor. Türkiye de yüksek doğum ve ölüm oranlarının görüldüğü dönemlerden, her ikisinin de düşük olduğu bir aşamaya geçmiş durumda. Bu dönüşüm, gelecekte karşılaşılacak demografik dinamiklerin zeminini şimdiden oluşturuyor. Ortanca yaşın her yıl artması, doğurganlık oranının ise nüfusun kendini yenileme eşiği olan 2,1’in altına düşmesi; sessiz ve derinleşen bir demografik krizin sinyallerini veriyor.

Bu yazıda, söz konusu düşüşün sadece sayısal bir gerçeklik olmadığını, Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve stratejik yapısını derinden etkileyen bir dönüşüm sinyali olduğunu ortaya koyacağız.

Türkiye, halen görece genç bir nüfus yapısına sahip olsa da, hızla yaşlanan toplumlar kategorisine yaklaşmakta. Kadının doğurgan olduğu dönem olan 15-49 yaş grubunda doğurabileceği ortalama çocuk sayısını ifade eden doğurganlık hızı, 1950’li yıllarda kadın başına 6-7 çocuk seviyesindeydi. Bu oran, 1970’li yılların ortasına kadar 5’in üzerinde seyretmiş, 1980’lerin sonu ve 1990’ların başından itibaren ise düşüş daha da hızlanmıştır. 2000’li yılların başında bir süreliğine 2,1’in biraz üzerinde sabit kalan doğurganlık hızı, son yıllarda yeniden düşüşe geçmiş ve 2024 itibarıyla kadın başına 1,48 çocuk seviyesine kadar gerilemiştir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 13 Mayıs 2025’te “Doğum İstatistikleri, 2024” raporunu yayımlayarak bize Türkiye'nin demografik geleceği açısından kritik bir eşiğe gelindiğinin acı haberini verdi. 2024 yılı boyunca Türkiye’de doğan bebek sayısı; Q,4'ü erkek, H,6'sı kız olmak üzere yalnızca 937 bin 559 oldu. Bu sayı, son yılların en düşük doğum rakamlarından biri olmanın ötesinde, ülkenin nüfus yapısında köklü bir dönüşüm yaşandığını gösteriyor. Daha da çarpıcısı, 2001 yılında 2,38 olan toplam doğurganlık hızının 1,48’e kadar düşmesi. Doğurganlık hızı, ülkemizde son sekiz yıldır nüfusunu kendini yenileyebilecek eşiğin (2,10) oldukça altında. Bu durum, geleceğe yönelik ciddi demografik ve sosyoekonomik sorunların habercisi niteliğinde.

Türkiye genelinde doğurganlık oranlarının düşüşü sadece birkaç kente özgü değil. 2017 yılında doğurganlık hızının 1,50'nin altına düştüğü il sayısı yalnızca 4 ve 2,10’un altına düştüğü il sayısı 57 iken, 2024 yılında 1,50'nin altına düştüğü il sayısı 55’e, 2,10’un altına düştüğü il sayısı 71’e yükseldi. Toplam doğurganlık hızının 3 çocuk ve üzerinde olduğu il sayısı 2017 yılında 10 iken 2024 yılında sadece Şanlıurfa ili oldu.

Doğurganlık oranları, Türkiye'nin batı ve kuzey kesimlerinde özellikle düşük seviyelere indi. Bartın ve Eskişehir’ de bu oran 1,12, Ankara ve Zonguldak’ de 1,15, İzmir’de 1,17, İstanbul’ da 1,20, Adana’da 1,64 ve Bursa’da ise 1,37 gibi kritik eşiklerin altına gerilemiş durumda. Öte yandan, toplam doğurganlık hızı açısından ilk 3 sırayı paylaşan Şanlıurfa (3,28), Şırnak (2,62) ve Mardin (2,32) gibi doğu illerinde hâlâ nüfus yenilenme düzeyinin üzerinde doğurganlık gözlemleniyor. Ancak genel eğilim, ülke genelinde ciddi bir düşüşe işaret ediyor.

Eğitim seviyesi yükseldikçe doğurganlık oranının........

© 12punto