menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yapay zekâ ve hukuk, oligarşiyi demokrasiye geri döndürebilir mi?

23 1
29.07.2025

Mevcut yargı sistemi, oligarşileri hukukun üstünlüğü ile dengeleyemiyoır. Peki, yapay zeka demokrasilere dönüş ümidi olabilir mi? (Grafik: YZTD)

Yunanistan’ın eski başbakanlarından George Papandreu’nun düzenlediği Symi demokrasi konferansları serisinin 27’ncisi 13-17 Temmuz tarihlerinde Yunanistan’ın Skiathos adasında yapıldı. Strasbourg’daki Avrupa Konseyinde Daha İyi Yargı Derneği’nin “A’dan Z’ye Türk Yargı Reformu” önerilerini ve çalışmalarını tanıtmamız sebebiyle davet edildiğim “Demokrasi için ümit var mı” temalı sempozyuma Pandora’nın Kutusu (Pandora’s Paradox) ismi verilmişti.
Ekrem İmamoğlu’nun mektubunun okunup alkışlandığı sempozyuma Afrika, Avrupa, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Balkanlardan gelen halen veya önceden görevde bulunan politikacılar, uzmanlar, akademisyenler ile bir kısım gençler de katıldı. Antik çağdaki agora stili tartışmalarla demokrasi gerilerken oligarşinin yükselmesi, güçlü iş insanları ile iktidarlar arasındaki karşılıklı simbiyotik (göbek bağı) ilişkileri, demokrasinin korunmasında yönetici kesimin hesapverirliği, hukukun üstünlüğü ile bağımsız yargının önemi, yapay zekanın demokrasilerde katılımcılığı nasıl güçlendirebileceği gibi yeni nesil sorunlar Antik çağdaki görüşlerle ilişki kurularak tartışıldı.
Ukrayna ve Gazze ile benzeri uluslararası meselelerde Avrupa’nın savunduğu değerlerin arkasında durmayarak içine düştüğü çifte standardın Avrupa’nın gerilemesine ve güç kaybetmesine neden olacağı konuşuldu.

Demokrasilerde halkın iradesinin bastırıldığı, halk yerine azınlığın çıkarlarının ön plana çıktığı oligarşi, toplumun birlikte oluşturduğu devasa siyasi ve ekonomik gücün zamanla siyasetçiler, bürokratlar, zenginler veya güçlü aileler gibi küçük bir seçkinler grubunun elinde yoğunlaşmasıyla oluşur. Oligarşi ekonomik eşitsizlikler, yolsuzluk, kurumların zayıflaması veya elitlerin siyasi süreçleri manipüle etmesi yoluyla gerçekleşir. Değişik yönetim sistemlerinin ortak sorunu olan oligarşinin hâkim olduğu yerde demokrasiden söz etmek doğru değildir.

Liberal demokrasilerde oligarşi; genellikle ekonomik gücün siyasi etkiye dönüşmesiyle oluşur. Zenginlerin lobiler, kampanya finansmanı veya medya kontrolü yoluyla politikaları etkilemeleri yönetimi zenginlerin etkilediği bir oligarşi biçimine yol açar. ABD’de ultra-zenginlerin siyasi kampanyalara sınırsız bağış yapmakta serbest bırakılması, seçimleri ve yasaları etkilemelerine, devlet politikalarının zengin elitlerin çıkarlarını yansıtmasına, demokrasiyi aşındırarak siyasi ve ekonomik gücün küçük bir grupta yoğunlaşmasına imkân veriyor.

Sosyalist devletlerde oligarşi genellikle bürokratik elitlerin veya parti içindeki güç odaklarının yükselişiyle oluşur. Yönetimdeki elitler ayrıcalıklar kazanır ve gücü merkezileştirirler. Örneğin Venezuela’da Hugo Chávez’in petrol kaynaklarını halka dağıtma vaadiyle başlayan sistem Nicolás Maduro döneminde oligarşik bir yapıya evrildi. Ordu ve parti elitlerinden oluşan yeni zengin sınıf, kaynakları kontrol ederek gücü yoğunlaştırdı ve seçimler formalite haline geldi.

Sınıfsız ve eşit toplum ideali ile pratikte “halk demokrasileri” iddiası ile başlayan komünist sistemlerde oligarşi, parti elitlerinin gücü ele geçirmesiyle oluşur. Sovyetler Birliğinde Lenin’in devrimiyle başlayan komünist sistem, Stalin döneminde Komünist Parti’nin üst kademesinin (Politbüro) siyaseti ve ekonomiyi kontrol ettiği oligarşik bir yapıya dönüştü. 1991 çöküşü sonrasında ise eski elitler yeni oligarklara dönüştü. Çin’de ise Çin Komünist Partisi (ÇKP) içindeki küçük bir grubun (Merkezi Komite) egemenliğiyle oligarşi oluştu. Çin’deki tek parti sistemi, demokrasi iddiasına rağmen gücü 100 milyondan fazla üyesi olan partinin az sayıdaki liderinde yoğunlaştırıyor.

Akdeniz havzasında 300’den fazla demokrasi bulunduğunu sempozyumda öğrendiğim Antik çağın meşhur filozofları Eflatun ve öğrencisi Aristo, daha o zamanlar öngördükleri demokrasilerdeki oligarşi sorununu önlemek için tedbirler önermişler. Eflatun oligarşiye karşı aristokrasiyi önerirken, Aristo demokrasinin tiranlığa dönüşme tehlikesini oligarşi ile dengelemeyi, hukukun üstünlüğüyle güçlendirmeyi savunmuş.
Eflatun, ideal devlet için adaleti sağlayacak, yöneticileri hak yararına zorlayacak yasalar, bilgelik ve erdemin birleşimini savunurken Aristo devlette hukukun egemen olmasını, adaleti tarafsız (ve bağımsız) ve erdemli yargıçların sağlayabileceğini, demokrasinin hukukun üstünlüğü ile güçleneceğini savunmuş.

İslam bilginlerinin yüce ve ilahi (Aflatun el-ilahi) dedikleri Eflatun; halkın yönetime özgürce katıldığı demokraside aşırı........

© yetkinreport.com