KALECİ
Oturma odamızın genişce kapı aralığı kale olurdu.
Bense kaleci.
***
Sırtında 1 numara yazan kaleci kazağım bile var idi.
Lâcivert.
***
Beni kaleye geçirip, evin içinde şutlar çeken babamdı. Her öğlen yemeği için eve geldiğinde bu oyun oynanırdı.
Henüz 4-5 yaşındaydım. Gol yemez, tüm topları kurtarırdım.
Ve kendimi essahtan kaleci sanırdım.
***
Sonra bigün... Yemeğe konuk gelmiş bir amca çekti o şutları. Babamın en iyi arkadaşıydı. Attığı tüm şutlar gol oluyordu.
Nasıl yahu? Hani iyi kaleciydim?
***
Yaklaşık 50 sene sonra çözdüm bu işi.
Sabahın kör saatinde. Şimdi.
Fırladım yataktan. Yazmalıyım bunu yahu dedim.
Demek ki babam, benim rahatlıkla kurtaracağım biçimde, hatta artistik planjonlar yapabileceğim tarzda hafif şutlar atıyordu.
Aslanım benim yaa!
***
Sonra...
Büyüdükçe forvet oynamaya başladım.
Sonra...
Gocadıkça savunmada yer almaya başladım.
Sonra...
Bedenim tükendi. Düz yolda bile yorulur oldum.
Maç........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d