Devletin ve reel sektörün dışlandığı bir ekonomi dikiş tutmaz
Ekonomik istikrar, makro dengelerin sağlanması demektir. Ayrıca istikrar için sektörel dengenin ve faktörel dengenin de oluşması gerekiyor.
Bir ekonomide sanayi ve finans sektöründen birisinin aşırı büyümesi veya küçülmesi, diğer sektörü olumsuz etkiler.
işgücü, sermaye, doğal kaynaklar gibi üretim faktörlerinin verimli ve etkin bir şekilde dağıtıldığı bir denge durumu olmazsa, ekonomide verimlilik düşer.
Türkiye’de sektörel denge bozuldu.
Son üç yıllık büyüme verilerine bakarsak, sigorta ve bankacılık faaliyetlerinde büyüme, 2022 yılında sanayi sektörüne göre 12 kat, diğer yıllarda da çok yüksek olmuştur. Sanayi sektöründe büyüme, GSYH’da büyüme oranınında altında kalmıştır. (Aşağıdaki Tablo ve grafik)
Sektörel denge neden bozuldu?
2001 krizinden sonra, hükümetler finansal sektörün yapılandırılmasına odaklandı. Reel sektör ihmal edildi. Dahası da, hükümetler reel sektör sırtından istihdam yaratma politikası uyguladılar. Söz gelimi;
Avukat, mali müşavir, bir kişide çalışsa doktor, çevre mühendisi, elektrik mühendisi ile sözleşme şartı getirdiler. Düşünün hiçbir hukuki sorunu olmayan bir işletmeye avukatla sözleşme şartı getirdiler.
Sigorta sektörünün tüm riskini, reel sektörün sırtına yüklediler.
Reel sektöre beş altı konuda sigorta yapma zorunluluğu getirdiler. Sigortalar da fiyatları enflasyonun üstünde artırdılar.
Kamu altyapı yatırımlarının, risk paylaşımı şeklindeki kamu özel işbirliği yoluyla, bazı firmalar talep garantisi nedeni ile yüksek karlar sağlarken, diğer kalanlara karşı haksız rekabet........
© Yeniçağ
