menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kürtleri cehenneme davet ediyorlar, bu mümkün mü?

16 0
17.08.2025

Birinci çözüm süreci, Suriye’deki gelişmeler sonucunda rafa kaldırıldı. İkinci süreç de Suriye’ye düğümlenmiş durumda. 2012’nin son günlerinde dönemin Başbakanı Erdoğan’ın yaptığı konuşma ile süreç resmi olarak başlamıştı. Birçok gelişme, sürecin olumlu yönde ilerlediğine işaret sayılıyordu. Ne var ki Suriye’deki iç savaş ve Türkiye’nin savaştaki rolü ile Kürtlerin beklentileri uyuşmuyordu. Türkiye, Suriye’deki Kürtlerin, kendilerinin kontrolünde olan cihatçı ÖSO ile birlikte Esad’a karşı savaşmasını istiyordu. Kürtler ise 3. Yol stratejisini savunuyordu. Türkiye’nin beklentileri olmayınca, IŞİD eliyle YPG’nin tasfiye edilmesi için strateji geliştirdi. Bu da olmayınca, Erdoğan süreci buzdolabına koydum diyerek, noktayı koydu. İkinci sürecin akıbetini yine Suriye sahası belirleyecek gibi görünüyor. Tabi eski döneme göre çok şey değişti. Rojava yönetimi ve SDG daha güçlü. Kürtler diplomasi yapmayı öğrendiler. Türkiye ise ısrarla Kürtlerin yine cihatçıların buyruğu altına girmesini, çözümün anahtarı olarak görüyor. Türkiye bazı şeylerin tersine dönmeyeceğini görüyor. Bu yüzden Suriye Anayasasında Kürtlere atıf yapılması, Kürtçe eğitim vb. konularda çok itirazda bulunmuyor. Ancak YPG’nin silah bırakması fikrinden de vazgeçmiş değil. Bu olmuyorsa da Ortadoğu gibi bir cehennemde YPG’nin homojen bir şekilde bulunmasına karşı. Suriye ordusuna karışıp, erimesini istiyor. Gelinen tıkanma tam da burası. Bahsedilen Suriye Ordusu bildiğimiz anlamda bir ordu değil. Dünyadaki bütün silahlı cihat örgütlerinin iç içe geçtiği, kaotik bir yapıdan bahsediyoruz. Kürtlerden namuslarını teslim etmesini istedikleri bu yamyamlar kim?

Her şey Aralık 1979’da SSCB’nin Afganistan ile yaptıkları anlaşma gereği Afganistan’a silahlı müdahalesi ile başladı. Kırsalda örgütlenen cihatçı grupların Kabil’i düşürmemesi için başlayan işgal, bir soğuk savaş laboratuvarına döndü. ABD hemen Afgan Mücahitlerini destekleme kararı aldı. Siklon Operasyonu ile CIA Pakistan’ı kendine mesken tuttu. Körfez ülkelerinden alınan parasal desteğin yanında, şeriatçı Arap gençlerini Pakistan’a transfer etti. Bunlara Pakistan’da medreselerde eğitim gören Afgan ve Pakistanlı gençlerin (Sonradan bunlara Taliban denildi) katılımı ile sonradan dünyanın başına bela olacak, çok uluslu ilk cihatçı yapı ortaya çıktı. Başlarında ise Suudi Usame Bin Ladin vardı. 1989’da SSCB Afganistan’dan çekilip, Taliban’ın iktidarı ile son bulan bu sürecin tamamlanmasından kısa süre önce El-Kaide kuruldu. Usame Bin Ladin’in kurduğu........

© Yeni Yaşam