Kadın katliamları ideolojiktir!
İdeoloji aynı zamanda örgütlü ve sistematik bilinç ve bu bilincin yaşamsallaştırılması anlamına gelmektedir. Toplumu ve kadınları bu katilden kurtaracak olan şey örgütlü bir ideolojik mücadeledir. Çağımızın en toplumsal ve özgürlükçü ideolojisi kadın kurtuluş ideolojisidir
Yaşadığımız çağ ‘ideolojilerin sonu’ olarak iddia ediliyor. Buradan yola çıkarak daha farklı teoriler de ortaya atılıyor. Hem de bu teoriler bilimsellik adına yapılıyor. Sosyal bilimin bu şekilde özünden boşaltılması ve bu ideolojilere hizmet etmesi gerçekten insana esef veriyor.
Bu söylemlerin bile başlı başına ideolojik bir yaklaşım taşıdığını peşinen belirtmek gerekir. Toplumun hiçbir ideolojiye sahip olmamasının, bilimin değerden arınık olmasının sürekli propaganda edilmesi erkek egemen karakterli kapitalist sistemin ideolojik saldırısının ifadeleridir. Bu özellikle yapılan bir bilinç çarpıtmasıdır, aldatmadır. Bu şekilde başta kadınlar olmak üzere toplum etik-estetik değerlerinden düşürülerek hareketsiz ve umutsuz bırakılmak istenmektedir. Bunu en yakıcı şekilde gösteren de kadın katliamlarıdır.
Yaşadığımız çağda özgürlük ve demokrasi taleplerinin çoğaldığı, mücadelenin daha da yoğunlaştığı doğrudur. Ama bu bize sorunun ne kadar derinleştiğini ve büyüdüğünü gösteriyor. Çünkü söz konusu kadın sorunu olduğunda ‘özgürlük ve demokrasiler çağı’ tanımı adeta duvara çarpmaktadır. Yani bu kadar kadın cinayetinin, tecavüzün ve eşitsizliğin yaşandığı bir ortamda hangi özgürlük ve demokrasinin nefes aldığından bahsedebiliriz?
Sorun her ne kadar kadın sorunu olarak adlandırılsa da soruna kadın etrafında oluşturulan ve geliştirilen kast ve kölelik sorunu demek daha doğru bir analizdir. Bunun dışındaki tespitlerin ve bunlardan yola çıkarak mücadele yöntemlerinin özgürlüğü getirmediği deneyimleriyle mevcuttur. Bunun temel nedeni de ideolojik hegemonyanın her yere sinerek gözleri kör........
© Yeni Yaşam
