Makro plânlar mikro dirençler (2)
Eşanlı olarak Pâkistan ve Hindistan’ı Trump’ın beklentileri istikâmetindde biraraya getirmek son derecede müşkil görünüyor. Denkleme Afganistan’ı da dâhil etmek bir o kadar sıkıntılı bir süreci düşündürüyor.
Türkistan coğrafyasına geldiğimizde meseleler daha katlanmış olarak karşımıza çıkıyor. Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, buna Tâcikistan’ı da dâhil edebiliriz, zengin kaynakları ve stratejik rolleri itibârıyla Trump’ın iştihasını kabartıyor. Bu coğrafyada son zamanlarda ortaya çıkan temâyül, bilhassa mevcut siyâsî elitler itibârıyla, yaklaşık iki asırlık bir Rus baskısını aşmayı hedefliyor. Bunun iki açılımı olduğu muhakkak. İlki Çin ile mahallî ilişkileri derinleştirmek, diğeri ise küresel olarak Batı ile peyderpey bütünleşmek. Antrparantez gerçekçi olup bir şeyi unutmamak gerekiyor: Türk kökenli bu cumhûriyetlerin nazarında Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesi kendi başına bir kıymet ve gâye olmaktan çok uzak. Bu devletlerin kâhir ekseriyeti Avrupa'ya en yakın ve en yoğun ilişkilere sâhip ve NATO mensubu olan Türkiye’yi Batı’ya yakınlaşmakta bir vâsıta olarak görmektedir. Kıbrıs meselesinde Türkiye’nin menfaatlerini bir anda silip Batı’nın tezlerinin yanında bir tavır ortaya koymaları; ezcümle Türkiye’yi hiçe saymaları bunun en çarpıcı işâreti sayılmalıdır. Buradan hareketle, Türkiye Cunhûriyeti’nin, Türk devletlerini biraraya getiren TDT’na dâir siyâsetlerinin bu durumu izâle etmeye mâtuf olarak yeniden yapılanması zarûret hâline gelmektedir.
ABD ve AB’nin Asya açılımlarının Rusya ve Çin tarafından nasıl karşılanacağı başlıbaşına bir meseledir. Bilhassa Rusya tarafından, arka bahçesi olarak değerlendirdiği bu coğrafyayı bırakmamak için çok çetin bir direnç ortaya koyması beklenebilir. Henüz dramatik bir tırmanmaya şâhit olmuyoruz. Ama bu olmayacak mânâsına alınmamalıdır. Eğer Rusya’nın batıda Ukrayna için bu kadar büyük bir belâya girdiyse, aynı tepkiyi bir Kazakistan için tekrarlamayacağını iddia etmek pek de tutarlı olmayacaktır. Rusya’dan normal zamanlarda beklenmeyecek olan bu sessizliği pek de hayra yorduğum söylenemez. Bâzı ipuçları yok değil. Meselâ son........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein