menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Avrupa ile yakınlaşma

88 11
30.10.2025

Son gelişmeler Türkiye ile Avrupa arasında bir dizi yakınlaşmayı ortaya koyuyor. Bunları ihatâlı bir şekilde ve bağlamına oturtarak değerlendirmek gerekiyor.


Türkiye’nin Batılılaşma mâcerası

; isterseniz çağdaşlaşma veyâ muasırlaşma da diyebilirsiniz, çok dinamik bir süreç olarak tezâhür ediyor. Bunun en somutlaşmış hâli

Türkiye’nin AB mâcerasıdır

dersek hatâ etmiş olmayız. Daha 1960’larda Türkiye bu sürece dâhil olmuş, başvurusunu yapmıştı. Bilhassa siyâsî-kültürel seviyede çok yoğun, harâretli tartışmalara, gerilimlere yol açtığını biliyoruz. 1970’lerin radikalleşen siyâsî ikliminde, o zamanki ismiyle bir Ortak Pazar’a karşı hatırı sayılır bir itirâz mevcuttu. Hem CHP hem o zamanlar güçlenen bir hareket olan Millî Görüş’ün temsilcisi olan MSP, aralarındaki uzlaşmaz çelişkileri bir tarafa bırakarak Türkiye’nin Ortak Pazar ve sonraki ismiyle AET’ye iltihakına şiddetle karşı çıkıyordu. “Onlar ortak biz pazar” sloganını bilenler hemen hatırlayacaktır. AB’ye dâhil olmak

bürokratik

bir karardı. Buna mukâbil arkasındaki

siyâsî destek

hayli zayıftı.


1980’lerden başlayarak bu manzara değişti. O devrin yükselen hareketi ANAP, AB’ye katılmayı harâretle destekledi. Destek soldan geldi. Yeni liberal temâyül solun antiemperyalist hassasiyetini geriletiyordu. Nitekim 1990’lardan başlayarak Yeni Sol, AB’nin harâretli destekleyicisi oldu. Bunu 2000’li senelerde Millî Görüş hareketinden yavaş yavaş ayrışan ve iktidâra yürüyen AK Parti hareketi tâkip etti.

Liberal paradigma

her ikisini hemhiza hâline getirmişti.


Gâliba esas mesele, sol ve sağı temsil eden bu iki hareketin

12 Eylül’ün inşâ ettiği askerî/faşizan yapılardan arınma arzusuydu

. Bu arınma sürecinin Avrupa’nın yapılarına uyum sağlamakla daha rahat başarılabileceğine inanılıyordu. AB’ye dâir yaklaşımın, temelde pragmatik, hatta oportünist bir niteliğe sâhip olduğunu kabûl etmek gerekir… AB’ye dâhil olarak el mecbûr arzulanan dönüşüm gerçekleşecekti.

1990’larda Tam Üyelik sürecine kabûl edilmemiz kritik........

© Yeni Şafak