Hisseden kıssa
Hayat hepimizi bir şeylerle meşgul ediyor sürekli. Yeni zamanlarda ipler insanın elinde değil pek, hepimiz hayat gailesi deyip suçu üstüne yıktığımız bir şeylerin peşinde oradan oraya sürükleniyoruz. Bu arada nerelerden eksiliyoruz, ne kadar azalıyoruz, yol boyu bir vakitler kıymet verdiklerimizden neleri düşürüp de farkında olmuyoruz, orasını pek düşünen yok! Yaşadıklarımıza bakınca şunca koşturmaya değecek pek bir şey de çarpmıyor gözümüze aslında. O halde neden bunca kargaşa, bunca didinme, bunca yorgunluk? Ne için dönüp duruyoruz bu girdabın içinde? Ne kalıyor elimizde?
“Bir kıssa anlatıldığında ondan hepimize birer hisse düşer” dedi gün görmüş ihtiyar, “ama asıl mesele o hisseden kendi kıssanı çıkarmaktır.”
İnsanlık yükünü taşımanın zor mu zor olduğu bir vakitti. Velakin hayat ocağı tütsün diye yola düşmek lazımdı. Kervanını insanlık yüküyle yükledi, yola çıktı adam. Pazar yeri uzak, yol meşakkatli, yol üstündeki engeller çeşit çeşitti. İlk zaman hızını alıp yürüdü, mesafe de aldı. Günler boyu güneşin yakıcı ateşi altında buram buram ter dökerek ilerledi, gecelerin........
© Yeni Şafak
